İki Fincanlık Elveda
Anlamıştım son buluşma olduğunu.
Sesin soğuktu.
Konuşmalıyız, demiştin.
Masadaki iki fincan çay,
Rüzgârın dalgalandırdığı...
Soğuyordu ve sen sessizdin.
Ayrılacaktık; anladım.
Konuşmadın hiç.
Konuşmadım.
Sessizce ufka daldı gözlerin.
Dalgaların sesleriydi,
Bana gerçeği anlatan.
Gidiyordun.
Ufukta dalıp gittiğin
Bir gemideydi çoktan bedenin.
Ve sözlerim...
Bana bakmayan gözlerine bakarak,
Sadece mutluluk dileyebildi sana.
Hava iyice soğuyordu.
Ve kaçışıyordu çay bahçesinin diğer sakinleri,
Sığınmak için sıcak kuytuluklara.
Sense bilinmez bir yöne giderken hızlı adımlarla,
Yağmur yağmaktaydı.
Mevsim kışa dönerken
Senin için yeni bir hayatın miladıydı.
Benim içinse acıları dondurarak unutturacak
Bir ömür başlıyordu.