İki Gözüm

Dur gitme iki gözüm, yol yok ötelerde,
Bir soluklan güneş değmeyen kuytu bir yerde...

Yine mi yarım kalmış çayın
Yine mi tasında başlı kalmış çorban...
Söyle nen var, yık derdini üzerime, taşımıyorsa elem yüklü urban...

Gel otur şöyle yanıma
Alnı çizgili yüzünü göreyim az biraz...
Kirpiğine kar yağmış be adam gelmedi mi bağrına yoksa yaz...

Kelepçe mi vurdun gözlerine karanlığa kök salmış yüreğin gene,
Güneşi kaybetmemek için şafağı körü körüne beklemek de niye...

Ellerini gizleme köşe bucak,
Kor kokusunu da severim ben; avuçlarında söndürdüysen alevleri güneşten de sıcak.

İki kelam eyle; susma böyle,
Çığlıkları yüreğinde körleyen adam; nedir bu bıçak sırtı kıyamet, söyle!

Sen üzülme kaderine keder olmam ben, suskunluğu nazarlık eder sineye çekerim, korkma...
Toprağa düşsen mezar taşın olurum başında,
Mahpusa düşsen dert ortağı olurum aşında,
Asırlar geçse unutur muyum seni; avutur muyum bu ölüme çeyrek kala yüreği,
Kıyametinde nöbet bekler bir dal kurumuş gül olurum cennet kokan avucunda...

Ayak yalın yürümekten usanmadın mı, acıya gark olmuş bedenin dayanmadın mı?
Hüznüne kurban olduğum derdine derman olamadığın yaraların nasırı mı bu,
Bir gül de çehren görünsün, kıyamete gebe zamanın asrı mı bu?

Güneşin ne suçu vardı da geceyi ortak etmişsin aldığın nefese,
Bülbülün sen olacağını bilsem iki gözüm,
Kördüğüm atarım kaderimi o altından kafese...

17 Ağustos 2013 24 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    biraz nazım biraz nesir karışımı oldukça güçlü bir anlatımdı bu kalemin çok daha güzellerini yazacağına inancımla tebrik ederim