İnce Ağrı
Bir ince ağrıydı içimdeki
El yazması kitapların yazdığına göre
Bu deruni ağrı iki şeyin habercisiydi
Bir, müebbet bir sessizlik
İki, satırlara kurulan darağaçlarında infaz
Yazılan çizilen her şey doğruydu
Önceleri
Baharı giyinmiş şiirlerimde yemyeşil cennetimdin
Salkım saçak
Masmavi gökyüzüydün kelimelerin uçuştuğu
Güneşimdin sarı sıcak
Gülerdin
Gül bahçesi olurdu dünya kucak kucak
Sonra
Ne kuşlar yetişti gidişine, ne şiirler geri çevirebildi
Dolu dizgin bir kaçıştı bu
Baharın ortasında yağmurların ertesinde
Deli bir kıştı bu
Siri Derya ya döndü gözlerim, bent tutmaz artık
Sanki insan değil taştı bu
Bir ikindi vakti gözlerimin önünden, ömrümün önünden
Sır olup
Bilinmezliğe aşıştı bu
Bir sensizlik çöktü gökyüzüne, sonra karanlık
Sararıp soldu
Adına yazılmış renk ahenk şiirlerim
Sabrı sükun kayboldu
Artık anbean sinemde büyüyen cinnetimdin
Gün döndü, devran döndü, olan oldu
Bu hikaye
Kaybettiğim silik izlerinde son buldu
En sonunda
Tüm sermayesi yalnızlığı olan bir adam
Geçti bu dünyadan...
Sonra eski şiirlerim...gözlerimin önünden
Yine içimdeki yıkıntıyı
Durmak bilmeyen sarsıntıyı
Şah damarımdaki apansız çarpıntıyı
Gözlerinde vurulan kuştaki çırpıntıyı
Bu şiirler anlattı marazi bir sessizlikle
Bu dünyaya benden kalan miras diye, haldaşlarıma