İskelet Tozuna Bulanmış Kırmızı
Kırağıya çalmış bir iskelet türküsü bu
Tütsü yakıp koca karıların
Avurtlarını dolduran
Elmacıklarında keder yanığı mevsimler misali
Kesik ve derin
Derin ve uzun
Upuzun...
Dördüncü bölüm üçüncü satır sil baştan film
Ekleminde donakalmış nakaratlar gizli
Süt kokulu kozalarında
İskelet tozu serpili kelebeklerin
Tohumun bünyesine
Leke yayan bir sığırcık süzülüyor alçaktan
Telaşlı ve korkak
Çoğalıyor haneler birer birer
Düşevi
Pusevi
Susevi
Şehri eşkiyalar basıyor biraz sonra
Anlamsızlaşıyor objeler yerinde
Konforsuz bedenlerin eğreti takıntıları
Oyun havasında değil
Çalsa da iskelet türküleri
İyice oynasa çingeneler
Ezber bozan kızların çıplak ayakları gıdıklar taşları
Katı kesilecek duyguları
Duydukları
Ölmeyecek hiç kimse
Biliyorum bu defa
Lambanın içinden cin çıkaramayacak kadar beceriksiz şu eller
Ne okşamayı bilir maviliği
Ne ısıtmayı sokağın nefesini
(Çalıntı olsun bize dair birkaç satır X satırın Y tarafında W eşitliğinde güzel duruyor.)
Hiç topladınız mı kelebek yaşlarını şifa niyetine
Üç günlük yaşamın
Ayyukaya çıkan değersizliği nazarında ufaladınız mı kanatlarını
Ve adını cinayet koydunuz mu sevginin adını
Ölen kalpler adına
İskelet tozu serpince daha mı lezzetli oldu resim ne
Düğün yeri mübarek
Tek eksik benim
Paletin çukurunda kıvranan...
Lambanın içinden cin çıkaramayacak kadar beceriksiz şu eller Ne okşamayı bilir maviliği Ne ısıtmayı sokağın nefesini
-
ne güzeldi satırlar baştan sona...
kaleminize sağlık