İstanbul Bir Aşkı Öğretti Bana

İstanbul, bir aşkı öğretti bana
Göze ilk göz değende yere bakmayı
Tebessüme gark olanda sel olup taşmayı
Saçlarını rüzgara salanda nazarla bakmayı
Sen çekip gittiğinde Süleymaniye gibi yanmayı
Beklemenin ulviyetinde Ayasofya gibi sabrı öğretti

İstanbul, sözü kağıda düşürmeyi öğretti bana
İlk kelamda elif ile başlayıp şiir yazmayı
Derununda kaybolup divit ile aslını bulmayı
Yokluğunun dehlizinde kan ile hokka doldurmayı
Sen gönle her düşende Ada seyrine doymayı
İhanetin gölgesinde Kuzguncukta sabahlamayı öğretti

İstanbul, şairlerin gözleriyle bakmayı öğretti bana
Kaldırım taşlarına düşen gözyaşlarını saymayı
Şehrin hengamesinde kaybolup Kays gibi yalnız olmayı
Zahirden kurtulup aşk ile batînı bulmayı
Senin hasretinle Üsküdar yağmurlarında ıslanmayı
İmkansızlığın umudunda Galata gibi vurulmayı öğretti

İstanbul, koşulsuz sevmeyi öğretti bana,
Olmasanda geçtiğin caddelerde ardın sıra dolaşmayı
Buruk bir tebessümle tan vakti çiçekleri sulamayı
Ufkun hummalı gecelerinde saatlere katran vurmayı
Her döndüğüm köşe başından sen çıkarsın diye korkmayı
Ve her çıkmaz sokağın başına adını yazmayı öğretti bana

İstanbul, serden vazgeçmeyi öğretti bana
Her lahza bir serzeniş dalgalanır Hisarlarında
Endişe kol gezer, "bir fakir" Orhan Veli mısralarında
Ahh canına yandığımın Şehr-i Sitanbul'u
Bilirim vuslat yazmaz senin alın yazında
Sen her şeyden önce düşerken kalkmayı öğrettin bana

27 Ağustos 2014 49 şiiri var.
Yorumlar