İstanbul'un Güzel Kızı
Bilmiyorum gözyaşında kaç bahar boğdum
Kaç güneşi alaşağı ettim yokluğunda
Karanlık kutsadığından beri korkularımı
Kendime çoğum artık
Biz bir düşten düştük
Kelimeleri kıyama kalkmış cümlelerin insafına
Bulamadığımda seni sende
Yetmedi içimdeki seyyah umudu bile
Ve artık
Bir rozet gibi taşıyorum yalnızlığı yakamda
Hiç kimse duyamaz inan
Şu an bendeki feryadı
Sen İstanbulun güzel kızı!
Birlikte gecenin koynuna günahlarımızı sakladığım
Bilmez misin isyanın bile ritüeli vardır
Ayrılığın bile bir edebi adabı
Hadi hiçbir şeyin hatırı yoktu da
Yok muydu başını göğsüme yasladığında
Bu nasıl çarpıyor ya?' dediğin
Yüreğimin de hatırı?
Teşekkürler Naime Hanım.
Bilmez misin isyanın bile ritüeli vardır Ayrılığın bile bir edebi adabı👍