İyi Bir Günahkâr
Şeytanın bana attığı omuz gereği
Her gün kırk harf diriltiyorum ömrüme
Tövbesiz yeminler topluyorum komşu kıyılardan
Çakıl taşları misali
Dilsizliğime
İğdeler diziyorum çocukluğumdan kalma
Anadan doğma coğrafyalara
Üryan yıldızların parlaklığını örtüyorum
Dudaklarımın sızısıyla
Çingene bir falcının avuçlarıyım
Parlak taşlara işiyor zihnim
Sal gitsin diyor hayat
Sidik kokusu bulaşsın umutlara/ en u-mutsuzu sensin
Aynalarda yüzümün aksi görünmezken
İyi bir günahkârım ben
Şeytanın bana attığı omuz gereği
Her gün gökyüzüne mahkûmum
Dipsiz kör kuyuların tek göreniyim bu yüzden
Dilsiz, karanlık kırların renksiz yankısı
Fasıl sohbetlerde tef derisi sevişmelerim
Şair dansöz renkleri yatalak odamda
Ruhların acem kuşağını bağlıyorum yolculuklarına
Gümüş aşk kâsesi dudaklarım / her gözyaşına
Serçelerin duası olan ekmek kırıntılarına
Et sattıran kasap hayatın dolaylı akıntısıyım
Topuklarını yaladığınız tanrıçaların nasırı
Yak gitsin diyor şeytan masalları / en acıtanı sensin
Bu yüzden
Aynalarda yüzümün aksi görünmezken
İyi bir günahkârım ben...