Kabr-i Leş

Despot bedenlerin süprüntüsü değil mi 

içimizdeki vicdan.

Yahut 

dalında rüzgarın serinliğiyle sallanan 

dışı albenili, içi kurtlarla dolu mahşeri andıran

pers gülü renginde bir elma gibi.

Ya da

senin;

rujsuz,

benim öptüğüm haliyle dudakların..(sonrasını hatırlamıyorum zaten).

Hepsi, bunların hepsi!

Bir devletin varoluş hikayesi,

devletin tiranlığa dönüş hikayesi.


Estetik hazlar yarattığım boynundan rotamı,

omuriliğinden sendeleyerek sırtına yayıyorum ideolojimi.

Aşk bile ideolojiktir zıwawa,

gülmek gibi, ağlamak gibi.

Sırtına yaydığım başkaldırı alıyor seni,

pazenden geceliğinle Aspendos'un tam ortasına çakıyor,

görüyorum.

Gözlerinde şuursuz bir korku,dudaklarında

tam iki bin on üç  dikiş attığım dudaklarında 

dört kelimelik yedi heceli iğneleyici bir kanto.

İki dikişte kulaklarıma attım, duymuyorum artık seni.

Dudakların eskisi kadar hapsetmiyor beni.

Yoksa sen  hâlâ? 


Bu zafer çığlıklarıdır, kırmızı şaraplı nara.

Duyuyorsun ama konuşamıyorsun,

konuşmuyorsun duymuyorum.

Ölüler ansiklopedisinde ölümsüz bir efsaneye dönüşüyoruz.

Kapa gözlerini, çığlıklar uyandırmasın

çatırdayan zehirli kemiklerini..


nisan/27

27 Nisan 2019 41 şiiri var.
Beğenenler (4)
Yorumlar