Kadavra

Ayaz bitmiş, kış bitmiş; çözülmüş avuçları

Düşünmüyor kadavra, gece nerde kalınır

Üflemeden ısınmış ilk kez parmak uçları

Sanki bir salıncağın üzerinde salınır


Uzandığı masadan etrafına bakıyor

İğrentisiz mimikler, gülümseyen yüzler var

Son defa gözlerinden bir damla yaş akıyor

Belki hala dilinde söylenmeyen sözler var


Aralıyor bir neşter içindeki sırları

Yaşanmayan ne varsa dökülüyor masaya

Anlatıyor yüreği, saçındaki kırları

Ne çile çekmiş ise bitmiyor saya saya


Oğlan ve kız düşüyor buğulu gözlerinden

Bir şiltede üşüyen sol yanı yanık kadın

Son kez açılan ağzı ah çekiyor derinden

Kadavra diyor herkes, lüzumu var mı adın


Avuçları çatlamış; belli sahipsiz biri

Teninde fakirliğin gri yansıması var

Bütün organlarını sarmış hayatın kiri

Okunmayan duası, tutulmayan yası var


Boynu bükük umutlar uluorta yatıyor

Tatmış her gün eceli, zihni silmiş yarını

Sivrilen kemikleri ciğerine batıyor

Gösteriyor parmağı amele pazarını


Bütün eklemlerinde ağrısı var gecenin

Birazcık is kokusu ve biraz küf kokusu

Sustukça kilitlenen dilinde her hecenin

Buğu buğu oturmuş gözlerine tortusu


Herkes artık bilmişti o kimsesiz bir garip

Yaşıyorken kaçanlar el uzattı ölünce

Tükenen bütün ömür yaşamaktan mustarip

İlk defa mesut oldu neşter ona gülünce


Anladı ki insanmış senin ve benim gibi

Son perdede olsa da bir selam çakan oldu

Zamandan çekip aldı, o ebedi sahibi

Ne el sallayan oldu, ne ağıt yakan oldu

10 Ocak 2021 210 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 3 yıl önce

    Ne el sallayan oldu ne ağıt yakan oldu...Doğru...