Kaktüsya
Buzul bir asfalt hikayesi;
Çok eski bir mağarada okudum
Çivi yazısıyla yazılmış hikayemi
Kil tablette öylece duruyordum
Üzerimden hiç zaman geçmemiş gibi
İçimde sevgiler büyütüyordum
Geceydi
Kurtlar ve kızıl geyikler iz peşindeydiler
Adım adım yürüyordu
Korkunun ayak izleri
Kanlı et kokusu sarıyordu ormanı
Ekmek yine en hızlıdan yanaydı
Yüreğimi kaydırıyordum asfaltta
Dondurulmuş duygularımı
Ellerimle ısıtıyordum
Eridiğinde bir mum gibi
Kalp şekilli kurabiyeler düşlüyordum
Yontulmuş taşlar buluyordum
Yazgımı çevreleyen mağarada
Taş devri dansları
Yüreğini yiyen insanlar
Çivilerle kazınmışlığım, hepsi kayıtlarda
Henüz adı konulmamış çocuk sesleri
Taş tabletin yürek ezen yerinde
Kuş ve zil sesleriyle karışan kimliksiz çığlıklar
Hiç bitmeyecek savaşların kanlı izleri
Yüreğimi donduran kızıl çöl hikayeleri
Kaktüsya
Ben dikenli ikliminden kaçıyorum
Sen inadına çiçek açıyorsun
Dikenler ve çiçekler
Tıpkı yüreğim gibisin
Buzullardan geçiriyorum
Bin bir düşüncemi
Bir çöl akşamında
Acı bir kahveyle bölüyorum soğuk zihnimi
Ya sımsıcak savaşlar
Ya da soğuk bir öfke sarıyor evreni
Gagasını suyla dolduran
Bir pelikan sevinci gibi
İlkel şeyleri özlüyorum
Yüreğimde minik bir ateş yakıp her gece
Öfkemi ve sevgimi pişiriyorum
Kaktüsya
Şimdi öfkem daha sıcak
Sevgim daha şiddetli
İkliminde
Adları kanatlarında yazılı
Binlerce çocuk uçuyor
Kil tablette yazan ne varsa
Mağarama dokunuyor
Bir av ve avcı menkıbesi
Okuduğum ne varsa
Eski ya da yeni fark eder mi
Bütün çağlar aynı Kaktüsya
İçinde insan geçiyorsa
Yüreğim hiç böyle yanmadı
İnsan olmanın ağırlığıyla
Çöl rüzgarları vicdan azabı taşıdı üstüme
Suçluluk büyüttüm ölen her çocuğun gözünde
İşte buyurun;
Sımsıcak bir çöl hikayesi
Kaktüsya
Dikenler ve çiçekler
Bir buz kadar tezat yüreğime
Ateş toplarından dondurma
Serinlediniz mi hey
Isındınız mı ihanetinizden
Kızıl geyikler ve kurtlar yesin sizi
Hiç bitmeyecek isteklerinizi
Kil tablette adımı okudum
İnsansız mağaramda
Geçici bir konuktum
Kızıl geyikler hızla koşuyordu
Aç kurtlar;
Yine kana susuyordu
Gecenin içinde
Hiç durmadan uluyordu