Kalabalık
kalabalık caddelere çıkmayalı
çok olmuştu da
bugünkü kadar değildi yalnızlığım
her şey
herkes
buzlu bir camın arkasında
üzerime üzerime geliyor gölgeler
yakından
uzaktan sesler
yönümü nasıl buluyordum
anlamıyordum
kendimi ,
bir vapurun güvertesinde oturmuş buldum
çocuğa annesi .."..bak bu amca polis..kızar sana.."diyordu
bir başkası “…iğne yapar bak şimdi..”
öteki anne ''..çuvala koyar kaçırır seni..''
hiç değişmemiş anneler
ne bilinçsiz terbiye
çocuklarına
çocuğun korkulu gözleri
ruhumu kanatıyor
aniden bir dalga
vapuru dövüyor
çocuklar annelerine sarılıyor
maviş denizin öfkesi
gülüşü yetti
korkular geçti
denizin tuzlu nefesi
kalplere sızıyor
huzur veriyor
martıların dansı
kuşların raksı
balıkların fısıltıları
yanımda
bingöl'lü kamyoncu
yüzüme baktı
"..insanın nasılda canı çekiyor şimdi
bir çay olsun demli.."
uzun yol şoförüymüş
iki çay dedi uzağa
çay geldi cam bardakta
sohbetimizi ısıttı
iskeleye kadar devam etti
yol hikayeleri
susup dinledim
insan-aile-çocuk…
serüvenleri
beynimde bitmeyen yollar
kamyon tekerleri
kazaların her çeşidi
dalıp gitmişim
bingöl'lü şoför hiç susmuyor
“..ağır yük..rampada tıkandım
ıssız yol ,dışarısı karanlık ve soğuk
şeriki yok bir Allah ….”
daha neler anlatmıştı
kulağıma gelen
kamyoncu ali’nin son sözleriydi
vapur yanaşmış
şehir yaklaşmış
kalabalık dağılmış
şehre karışıyorum bismillah ...