Kalabalık Yıldızlar Altında Can Çekişen Tespih Böceği
hiç bir kalabalık kesmez bazen yüreğin suskunluğunu
elini uzattığın hiç bir bıçak
salaş sarmaş sarıldığın şişeler
 geçiciden mütemadiyene uzar körlük
karanlık biriktiren direk altlarında
bir tinercinin avuçlarına sıkışırsın bazen 
uçar 
uçurur
uçarsın
yeldeğirmeni savaşçısı olursun tanımadık siluetlere
ardına saklandığın ve bir tek senin bildiğin sebeplere...!
hiç bir kayıda düşmez ezikliğin
hiç bir tabela göstermez sürdüğün yolun
bir resim bazen
silik nikotin ve çayla demlenmiş sapsarı 
saçlarından uzun dağlara çıkarsın
kaybolmanın azizliğinde 
bir tek senin tanıdığın o eski yüzün maskesiyle
işte bir deli hüzünle...!
şakağına dayayıp yattığın soğuklar gelir aklına
şehadet parmağına attığın düğüm
hep bir geçici hayal yağmurudur ıslatır
 hafif tatlıdır epeyce de tuzlu
hürriyetini kuşandığın mavi bulutlar sarar beynini
uçarsın işte bir müddet
ve uzatabildiğin kadar asılırsın zamana
uçururlar seni
uçarsın 
ama çok taşıyamaz güvercinler
değince kirli sakallarına ellerin
ayılırsın 
farkedersin ki 
ben zaten ölmüşüm...!
yosma kaldırımlar gibi her gelen giden çiğner aklını
zamana vurgun yalpalama 
kirinden kirt demiş 
güya altına gizlendiğini sandığın şapkana
sıradan basit bir adresin olur
_kendinden kurtulsan kolay da!_
ama kimsenin kolayca bulamayacağı
kalabalık yıldızların altında can çekişen bir tespih böceği...!
taşıyamadığın tüm yükleri  sürüklersin habire yükseklere 
_kendini_
ana bacı eş dost hiç ses çıkarmaz 
yazdıklarından başka hiç bir dua gelmez aklına!
tutuşurlar el ele 
hüzünlere göre boy sırasına...!
ve....
hep ufacık bir el değer 
uçurumdaki rüzgar titreği  paçalarına 
görmezsin ama haykırır 
tırmalar keskin virajda fren sesi savurur
faydasızdır tıkamak kulakları
çünkü işler içine içine bağırır mutlaka duyurur
dalgalı saçları batar yüreğine
traş eder tüm benliğini bir anda
anlamsız hayatın yarasına,yarasına  basar jileti
yaşama hürriyetini tutar minicik avuçlarında...!
ve 
en karanlık akşamlarda oturur saklı kalmış bir yanının karşısında
bir parça peynir ve bir dilim kavun arasındaki  anason beyazında
ve hep aynı çığlığın sireni!
ne yaşatır ne öldürür  işte seni
baba ...
baba...!






Bazen öyle siirler yaziyorki arkadasim, dügüm dügüm olup yorum bile yapamiyor sus oluyor insan.😏
sadece şiirin başlığı bile derin anlamlar içeriyor...👍
Bu şiir, bir haykırış gibiydi...bir sesleniş....
Hayallerimize, çocukluğumuza, ertelediğimiz umutlarımıza....
Beklemekten yorulduğumuz ama ylmadığımız zamanlar var şiirde....hatta , bir dolu insanın içinde bile yapayalnız hissettiğimiz o garip anlar...
mükemmel, içten, duygulu derindi mısralar....👑👑👑👑👑👑
tebrik ederim kardeşim....yine severek, düşünerek okudum..👍
sevgiyle Serhat...
ve en karanlık akşamlarda oturur saklı kalmış bir yanının karşısında bir parça peynir ve bir dilim kavun arasındaki anason beyazında ve hep aynı çığlığın sireni! ne yaşatır ne öldürür işte seni baba ... baba
tebriklerimle
abi sana bir şey diyemiyorum artık kelimelerim yetmiyor👍👍👍👍👍