Kalbime Gömülmüş Bir Vedasın Sen
Gidişini hâlâ açıklayamıyorum kendime,
Ne zaman “neden?” desem, içimde biri susuyor.
Senin sessizliğin bende büyüdükçe,
Ben kelimelerle kendimi boğuyorum…
Sanki sustukça daha çok yankılanıyor kalbin bende.
Bir veda dedin ya hani,
O gece, cümlelerim boğazımda intihar etti.
Ne gözüm yaş döktü,
Ne elim titredi…
Ama içim, ağlayamadığı her gözyaşını o an mezar gibi sakladı.
Aşk dedikleri şey buysa eğer;
Ben kendi kanımda boğuldum demektir.
Senin yokluğun öyle yer etti ki içimde,
Artık ben bile kendime yabancıyım.
Sana dair ne varsa sustum, ama hiçbirini unutamadım.
Sözlerin, hâlâ içimde yürüyen bir kervan,
Hep aynı soruda duruyorlar:
“Sevmiş miydin gerçekten,
Yoksa ben sadece… kendimi mi kandırdım?”
Ve cevabını bulamayacağım bir aşkın ortasında kaldım.
Kalbime gömülmüş bir vedasın sen.
Üzerine ne şiir diksem tutmuyor…
Ne seni anlatabiliyorum tam,
Ne de seni benden söküp atabiliyorum.
Sadece seni içimde gömdüm.
Mezarını ne bir toprağa kazdım,
Ne de bir dua fısıldadım ardından.
Ben seni, hiç kimsenin bilmediği bir yere gömdüm:
Kalbimin en derin, en karanlık köşesine…
Orada her gece adını anmadan sustum,
Ama sustukça seni içimde yeniden yaşadım.
Ve ben…
Bir ölü gibi yaşadım senden sonra,
Kalbime Gömülmüş Bir Vedasın Sen