Kaos
gökyüzü geliniyle ağıtlar yakıyoruz gidişinin şerefine... 
Ve gök, şimdi toprağı öpüyor
 döktüğü göz yaşlarını ben sanarak 
Bunu biliyorum her gece bir kaos! 
ve kaosta çırpınan sahte gülümsemeler kaos 
Palyonço kılığına giren ruhsuzların cenaze marşındaki kaos. . . 
çırpınıyor marşa karşı 
dudaklardan çıkan dualar ve kaosta ki titrek umut ışığı kaos.. 
Umut kayıp kentın rakımındakı bır rakam ıbaretı 
dudaklar oldukca corak medet umar dualar kaos 
elleri titrer merhametin; cehennemden çıkmadır görünen asleti,
yaşama nefesini tutar kahkahalar ve yine boşa çıkar kaosa yakılan ağıt sesleri kaos.. 
Gülünç olur kahkahalar 
yasın ebedi geceler yok olmaya yeminli ağıt sesleri bir bedelin bedeli kaos. . . 
çığlık çığlığadır duran kalp ritimleri, 
komik gelir umudun titrek alevleri, 
yine serzeniş eder gökyüzüne mutluluğun içinde ki hüzünlerin hüznü kaos... 
melankolik bir yaşam meclisi mutluluk haram kılınır gülüşler oldukça kaos.

