Kapı
Şu iki yana açılan
Karanlığa abanmış betondan bina
Bir ejderhanın gövdesi gibi duruyor karşımda
Adımlarımın uğultusundan ürkerek
Sana çıkan kapının önünde bekliyorum
Camdan bir ağız bu kapı
Ateşler saçan bir ejderha ağzı
Bir kurdun dişleri kadar keskin
Lime lime ediyor yalnızlığımı
Yokluğuna yolculukmuş gibi
Bir kuyunun boşluğuna süzülür gibi
İçimde yankılanan bir uğultuyla
Başka bir kapının önüne geliyorum
Elindeki listede isimleri tek tek okuyan adam
Kimi için melek
Kimi için zebani
Karanlığın ortasında yüzü gölgede
Sesi, metal bir tıkırtı gibi
Sarsıcı
Oda numaraları bağırıyor duvarlardan
Sönük bir mum ışığı gibi titreyerek
Topluyorlar bizi
İsminle içimi kaplıyor umut
Ve de sancı
Elime tutuşturdukları bu yeşil maske
Gözyaşlarımı sessizce emiyor
Bir kefen parçası gibi ince
Bir buğu gibi soğuk
Altı kişi tek sıra yürüyoruz
Gölgesi olmayan bir koridorda
Her adım, incecik bir sırat köprüsü
Herkes aynı çizgide
Peş peşe
Başlar eğik
Gözler yaşlı
Diller mühürlü
Kimse kimseye dokunmuyor
Kimse kimseye bakmıyor
Kimse kimseyle konuşmuyor
Cam kapı aralandığında
Kalbim akıp gidiyor içimden
Seni görmeye bile fırsat olmadan
Mavi bir önlük sıkıştırıyorlar avuçlarıma
Bir yemin gibi, bir ağıt gibi
Steril dedikleri cerrahi eldivenler
Ellerimi öldürüyor
Sana uzanacak dokunuşumu mühürlüyor
Lanet olsun
Dokunamıyorum sana
Kolların bağlı yatakta
Uyuyorsun belki ama
Duyduğundan eminim
Son nefesini/son nefesimi verene kadar
Kapıda bekleyeceğim.


