Karakalem

Bu his bir kurt gibi kemiriyor beni
bakışında, bir karakalem ifadesi var,
yüzündeki her gölgeli çizgide
acı, nasıl da derine işlemiş
ne kadar kolay sulanıyor gözlerin,
soluk benzinde hüznü yaşıyor
fedâ edilen onca mutluluğun ıstırabı,
çığlıklarıyla,
hüküm sürüyor sende...
ve ben bunu biliyorum,
yalandan gülüyorum gülünmesi gereken yerde,
ben de senin gibi karışıyorum insan içine
ben de işe gidip eve geliyorum
yaşamın hiçbir manâsı kalmamışken...
ve başı da sonu da hasret,
çirkef bir tuval olan hayatı
yaşıyorum iliklerime kadar,
gece uykusu gündüzün uyanıklığı kadar rahat değilken
ben de biliyorum senin bildiklerini,
inan ki ben de senin kadar güçsüz
senin kadar habersizim olanlardan,
koca koca şehirlerde yaşamak zannedersin ki,
güçlü yapar insanı, açar ufkunu...
ben de senin kadar çaresizim,
senin kadar şaşkın...
sen bana, ben sana baktıkça
aynı resmi görüyoruz biliyorum,
karakalem olsa gerek bu çizgi,
bu hayat hikayeleri,
sarhoş gibi yaşamalar,
bile bile yanmak, seve seve yanmak
yutkunmak her darbesinde bir kalemin
şekilden şekle girdiğimiz bu gölgeliklerde
sabahların da farkı kalmayınca gecelerden
aşk bir hastalık mıdır ki yakamıza yapışsın
vebalı alçaklığıyla, soğuk bir yılan kıvrımında,
hapsettiğimiz, hapsolduğumuz bilinçaltları
kusuyor her an ruhumuza uymayanı
ve uzaklaşıyor yalnız kalıyoruz ucube şehirlerde

Bu his bir kurt gibi kemiriyor beni..
yarın ha lodos olmuş
ha poyraz
hiç farketmez.

İstanbul - Şubat 2008

11 Haziran 2012 19 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar