Kayık
Gündüzde olsa gecede olsa fark etmezsiniz,
Yıldızların altından kıvrıla kıvrıla bir nehir geçer,
Öyle yavaş ve gürültü ile akar ki duymazsınız.
Çünkü o sese kapalıdır kulaklarınız.
İçinde bir kayık, üstü korunaklıdır,
Ne yağmurdan, ne de güneşten etkilenir.
Kayık kapılmıştır nehrin akıntısına,
Kayıkçı çabalar, telaşla,
Çıkmak için bir an evvel karaya.
Halbuki daha çok var, göreceği yer,
Nehir sebat eder.
Önceden kurulmuştur, karalıdır,
Gösterecektir ona, her yeri birer birer.
Bazen tersine döner nehir,
Kayıkçı şaşırır,
?sanki buralardan geçmiştim? der.
Bir tanıdığa rastladım zanneder,
El sallar,
Yardım ister.
Oysa kimse duymaz, nehrin gürültüsünden,
Vardır da duymayıp görenler,
Ama elleri arkasında seyreder.
Nehir yoluna devam eder.
Kayıkçı şaşırmaktadır,
Yollardayım ne zamandır,
Niye açıkmadım?
Niye hiç susamadım?
Terlemedim,yorulmadım?
Kayıkçı merak eder.
Benim değil ki bu kayık,
Kimin, ismi yokmu?
Bakar, anlamadığı,
Ancak yakın bulduğu üstündeki yazılı dile,
Ve eder kendince tercüme;
?imamın kayığı?
Kafasına dank eder.
13.08.2009 Eskişehir.
Kayıkçı merak eder. Benim değil ki bu kayık, Kimin, ismi yokmu? Bakar, anlamadığı, Ancak yakın bulduğu üstündeki yazılı dile, Ve eder kendince tercüme; "imamın kayığı" Kafasına dank eder.
o kayığa binince susamaz acıkmaz insan çok anlamlıydı tebrikler 👍👍👍👍