Kayıp
Hüznün tutanakçısı : Bırak artık sulama, o çiçekler ölü
Çocukluğumun sesi: Ama sanki nefes alıyorlar gibi geldi bana. Ya ölmemişlerse... Ya hala bizden kayıp bir bakış bekliyorlarsa...
...
Kirlenmek aşkların koşu parkurudur diyor hüznün tutanakçısı
Öyleyse iyi koşucuları sevmişim hep.
Zamandan yapılma ürünlerle besleniyor içimizdeki dev
Duvardan atlayan ışıklar mezarlığında bekçiliktir görevi
Gençliğim beni başından attığından beri
Öyle bir vuruyorum ki, dünyayı doksana takıyorum
Ve beton zeminde kırılan olimpik ayak
Emekliye ayrılan usta koşucular gezegeninde alçıda.
Kendimden sıkıldığım zamanlarda başkalarına taşınıyorum
Elimde dipsizliğin bayrağıyla lider olarak çıkıyorum
Balık pullarından yaptığım bir dağın doğum gününe.
İşte o an müzik ve sözcüklerin tarlasında
Boy atmaya başlıyor ateşe kurban edilecek acemi otlar
Bozulmuş bir şarkı acındırıyor kendini aniden kulağımın dalında
Kalbimi ödünç almak istiyor.
Vereyim mi?
Çöküş için hammadde doluyor her yer
Ve zannettikleriyle kendini yaralayanlar derneğine üye oluyorum
Vergiden muaf konçertoların büyüsünde.
Ağız dolusu muhteşem cümlelerle
İhtiyar oyuncaklar çöplüğüne dönüşüyor ruhsatsız kalbim.
Ve çıkıp bir gökdelenin
Yağmura küskün bir bulutla seviştiği yerden
İçinden çıkamadığım bir masalı döküyorum aşağıya
Sokaklar piçliğimin köpüğünde yıkanıyor
Bu da ne böyle diye aval aval bakıyor hüznün tutanakçısı
Yaşadığım yüzyılın çaresizliğini anlatan bir kitabın kapak sayfası
Adı: Avunamayanlar.
Hüznün tutanakçısı : Demiştim işte, onlar ölü.
_______________ : Ölü olan biziz.
29 Ağustos 2010

öncelikle ailemize hoşgeldiniz...
emeğinize sağlık...güzeldi tarz ve şiir👍👍👍