Kelebeğin Rüyası

Mesafeler aşka engel midir?
Diye, başladı masalımız.
Sessiz usulca esen bir rüzgar gibi,
Buğu kaplanmış penceremde duran kelebek misali,
Kanat çırpıyordu kalbin,
Yorgun bitik bir halin vardı,
Ben ise yanmakta olan bir ankakuşu,
Alevlerin ortasında kalmış iki çift kanatlardık.
Sen yorgun bir kelebek,
Ben zayıf düşmüş bir ankakuşu.
Sarmıştı ateşin kavurucu sıcaklığı düşlerimizi,
Bihaber durumdaydık,
Sen kozandan çıkalı saatler olmuş gibiydi,
Ben yanmaya hazır saatlerdeydim.

Yanlış zamanın iki bedenleri,
Riyakar insanların aldattığı iki ruh.
Aldanmışların Ârz'ında yoksul iki yürek.

Duygular kamçılanmış gibi dövülmüştü tenimizde,
Kanatlarımız düş kırıklarında zedelenmiş.
Saf kalan tek şey ise halen duru kalan umudumuz.
Oysa imkansız denilen bir aşkın senaryosunda,
Kanlı mürekkeplerle yazılan hayatın su damlaları gibi,
Kirlenmekten korkuyorduk, ürküyordu ruhumuz.
İstenilmeyen ilk şey ise kelebeğin rüyası,
Ankakuşunun yeni doğuşu...
Bilinmeyen o kadar çok şey vardı ki,
Kelebek uzak diyarların yüksek dallı ağaçlarında,
Sükunete çekilmiş yorgun bir savaşçı gibiydi.
Ankakuşu ise ölümüne saatler kala yanmaya başlayacaktı.

İşte o an istenilmeyen oldu...
Kelebeğin rüyası gerçekleşiyor,
Ankakuşu ise yeniden doğuyordu aslında.
Ve sorulan soru;
- "Mesafeler Aşka Engel Midir?"
Evet, engel miydi acaba,
Aşk mesafe önünde boyun eğer miydi?
Yenik düşüp dağılır mıydı?
Kırılan bir kadeh parçası gibi çevreye.
Yoksa aşabilir miydi dağları,
Geçebilir miydi uçsuz bucaksız kavurucu çölleri?
Gider miydi aşkı yüreğinde barındıran sevgiliye,
Bir beden olabilir miydi sevdiğiyle.

Evet, engel değildi asla aşka hiçbir şey,
Ne dağlar ne çöller,
Veyahut dipsiz okyanuslar,
Ya da yorgun durabilecek bir çift kanat.
Uçabilirdi ankakuşu,
Kelebeğin rüyasına.
Düşleri maviye dönüştürebilirdi,
Kelebeğin sakladığı saf ışığa tutunabilirdi.
İmkânsızlığı yenebilirdi,
Sarılırdı sevecek olana.

Küllerinden doğuşu ona sarılışı olacaktı,
Alevleri ise aradaki sevginin gücü,
Yangınlar bir parça umudun parıltısı.
Kanat çırptı o an bekleyen sevgiliye doğru,
Gücünün son deminde,
Umudun kalan son damlasında.
Yükseldi göğe doğru,
Kelebeğin son kez konduğu dalların arasına uzattı kanatlarını,
Ve umut parıldadı o an.
Aşk alevlendi dalların yapraklarında.
Sevgi ışık gibi süzüldü iki ruhun bir bedeninde.
Kelebek kondu ankakuşunun boş kalan sağ göğsüne.
Doldu artık eksilen ne varsa.
Unutuldu geçmişin izleri,
Unutuldu bir zamanlar enkazın yıkıntıları,
Unutuldu o an geriye kalan herşey.
Kelebeğin düşleri gerçekleşmişti,
Aşkın uçan kanatlarında.
Ankakuşu doğmuştu,
Kelebeğin sevgi gücünde.
Ve o an kelebek seslendi sevgiliye;
- "Hoşgeldin"

13 Aralık 2015 147 şiiri var.
Yorumlar (1)
  • 8 yıl önce

    Bitmeyen her duygu küllerinden yeniden doğar elbet

    tebriklerimle şairud83eudd20ud83eudd20ud83eudd20