Kelepçede Ağlar Bir Şakayık

Tüm suskuların gümüş bakışlı eğerinde tanrısal bir bakış vardır
Kendi içine soyunmuş bir denizin kristal surlarından aşağıya bakar bir kadın
Usulca toprağı eşeler bir at, toynaklarını baharlarla bileyler
Ve renk cümbüşü içerisinde akıp giden bir ömür ruhumuzda gülümser...

Figürler dans ederken sarı yapraklı kırlarda, şelaleler dökülür saçlarından
Çıkmazlara gömdüğü yüreğini arar aşk, dizelerde uyur bir adam
Günün en suskun huzmeleri sokulur yüreğimize o an, vakit yaşamaktır
Çiçekler dalından düşer, sevda mayalanır ruhumuzda yorgun damlalarla...

Bütün ağıtları kendi karanlığına taşır yarasalar, yele diş geçirir yalnızlık
Camdan sızar üşengeç bir damla, erimiş karlarda hüzün toplar o kadın
Kimsenin bilmediği tanrılar şehrine yürür simyacılar, ölüm ülkesinde ipe çekilir aşk
Boşluğun hazzından eskimiş çağlar akar, zincirde ve kelepçede ağlar bir şakayık...

09 Nisan 2014 560 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar