Kendi Aymazlığımız Büyük İnsan/sız/lığımız

Kendi Aymazlığımız Büyük İnsan/sız/lığımız

Ben nerede görsem tanırım

Bu büyük insan(sız) lığı!

Bu coğrafya da
Bu kötücül çağın iblisi
''nin,

Nabzını kendi elleriyle tutan,
Ve de yaşatmak için
Damarına,
Kendi kanından
Canından
Ömründen
Emeğinden
Kendi elleri dilleri
İğdiş edilmiş
Tutsak iradeleriyle
Serum yapan
O krater ağzından
Lav gibi yakıcı
Kahredici
Bencillik,

"Adam sen de"cilik akan,
Akıtan..

Her daim
Sosyoloğları
Filozofları
Psikoloğları
Ve hatta ekonomist bloğları
Bile
Şaşırtan

-Hem ezilen olma
Hem de ezene destek olma- gibi,

Korkak
İkircikli
Kaderci
Ebleh halleri,
Halleriyle

BÜYÜK İNSAN(SIZ)LIK

Yerlerde sürünür,
Gayda kuyularının
Foseptiğine itilir,
Çamurlara bulanır,
Ötelenir de
Yine de
-VAR-
'mış
Gibi yapılır

"BÜYÜK İNSAN(SIZ)LIK" !

Evet;
Her çağda
Her kara parçasında
Değeri kaybolmayan bir mücevher
Kıymeti bilinmeyen cevher gibidir
Yaşamı,
Dirimi taçlandıran,
Varlığı anlamlandıran..

Düşürüldüğü
İtildiği
Atıldığı her berbat koşuldan,
Mecradan,
Şarttan,

Pırıl pırıl ışıklarıyla
İnsanı
Ruhları yıkayan,
Yani göynümüzü
Yaşamı aydınlatan,

İNSAN olduğumuzu hatırlatan,

Bizleri kâh sevinçten
Kâh utançtan ağlatan
Ağlatan
Ve de sinsice aldatan
Ah o insan(sız)lar!

Biteviye
Çiğneyip geçerler üstünden
Eğodan şişmiş doyumsuz iştahlarıyla
Vicdansızlıkları'ndan
Şeffaf bir tülden
Perde inmiş ölü gözleriyle

Ve

Görürgörmez
En utanmaz
Aymaz
Bir

"VAH VAH",

Kaçamak
Büyük insan(sız)lık halleriyle
Hızlıca da bir U dönüşü yaparlar

Ki;

Kesintiye uğramasın orta oyunu,
Perde kapanmasın
Kendisinin oynayıp yönettiği,
Kader diye diye
Hem şakşak layıp
Hep şikayet ettiği,

Ama
Yönetenlerini,
Yöneticilerini kendisinin seçtiği
İlahî komedya sahnesini!

İster ki,
Betimlesin hep böyle
Kendi kendini
Ve
Ulu manitû'nun sahte kederini..

Aslında
Çoktaaaan -EKS- olmuş
Kendi ölü bedenini!!

23:Nisan:2021


(Şiirimi ithaf ettiğim, Tiyatrocu insanımızın kısa öyküsü:

İSRAFİL PARLAK'I KAYBEDELİ 1 YIL OLMUŞ

(SANATÇILARIMIZI DUYAN VAR MI???)

Kars’ta, Köprü Sokak’ta, mütevazi bir ev.

Günlerden Cuma.

Takvimler 17 Nisan 2020’yi gösteriyor.

Evin önünde bir kalabalık var. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, meraklılar, ekip otosu, ambulans...

Gürültünün içinde bir sessizlik, sessizliğin içinde bir çığlık, çığlığın içinde bir ceset var.

Çocuklardan biri, ayağındaki naylon terlikleri sürüyerek, sokağın bir başından öbür başına koşuyor ve avazı çıktığı kadar bağırıyor:

„Tiyatroooocuuuuuuu Ölmüüüşşşşşşşş....Tiyarooooocuuuuuuu Ölmüüüşşşşşş...“

Pencereler, kapılar aralanıyor ama gözler ve kalpler kapalı.

Telefon kameraları kayıtta.

Fotoğraf ve videolar çekilip, eşe dosta, sosyal medyaya gönderiliyor.

Ocaktaki yemek taşıyor.

Fırındaki börek yanıyor.

Bardaktaki çay soğuyor.

„Birbuçuk metrelik mesafeyi koruyun lan sayın sokak sakinleri.” anonsları duyuluyor.

Oysa insanlar uzun zamandır kilometrelerce uzak birbirlerine!

Tiyatrocunun ölü bedeni ambulansa taşınıyor.

“Kesin koronadan ölmüştür” diyor, takma dişlerini evde unutan kadın.

Yanındaki adam daha da çok bilmiş.

“Yok sanmam” diyor “Tiyatrocu muymuş neymiş. Bunlar çok içerler. Kesin fazla içkiden gitmiştir.”

“Kalp krizi” diyen de var kalabalığın içinde “Zehirlenmiş.” diyen de.

Bu sırada taşınan cesedin ceket cebinden bir kimlik düşüyor yere.

Adı: İsrafil

Soyadı: Parlak

Ana Adı……..

Baba Adı...........

Ambulansın kapıları kapatılıyor.

Ve raporlara not düşülüyor

„ÖLÜM SEBEBİ: İNTİHAR“

İsrafil ömrünü sahnelere adamış bir tiyatro emekçisi.

Yıllar boyu yazmış, oynamış, yönetmiş. Sırtında dekor, kostüm, ordan oraya savrulmuş durmuş.

Gün olmuş alkışlarla doyurmuş karnını, gün olmuş açlığın koynunda sabahlamış.

Umut etmiş, düş kurmuş, inanmış, direnmiş, sevmiş, düşmüş, kalkmış, bir daha düşmüş, bir daha kalkmış, yine umut etmiş, yine düş kurmuş, yine inanmış, yine direnmiş...

Düşmüş,

Kalkmış,

Düşmüş,

Kalkmış,

Düşmüş,

Kalkamamış.............

Bilen bilir, ağır işçiliktir bu saydıklarım. Yorar insanı, yıpratır, yaşlandırır.

İsrafil’in de kalbi yorulmuş.

Ben de şiirlere not düşüyorum.

„ÖLÜM SEBEBİ: İNSANSIZLIK!“

İsrafil 1999’larda Kars’ta, CHP’li Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu ve Osman Kavala’nın katkılarıyla kurulan Kars Sanat Merkezi’nin sanat yönetmenliği görevine getirilmiş. İsrafil, zaten sanat aşığı bir adam, sıvamış kolları, başlamış ardı ardına güzel işler yapmaya. Yanındaki sanat emekçileriyle birlikte, tiyatro, bale, fotoğraf ve resim kursları başlatmış. Bir heyecan, bir mutluluk ki, sormayın gitsin. Dile kolay.........

Belki de ilk defa İsrafil‘in „İşte şimdi oldu. Artık yalnız değilim.“ dediği anda, seçimler yapılıyor ve belediye yönetimi AKP’ye geçiyor. Peki, AKP’Li başkanın ilk icraatlarından biri de ne oluyor dersiniz?

Evet.

Kars Sanat Merkezi’ni kapatmak!

İsrafil yıllar sonra yine düşüyor.

İşte bu düşüş de onun son düşüşü oluyor. Ne kadar çabalasa da, ayağa kalkamıyor.

Parasızlık, sanatsızlık, insansızlık derken İsrafil düştüğü yerde kalıyor.

Kars’ta, Köprü Sokak’ta, mütevazi bir ev.

Günlerden Cuma.

Takvimler 17 Nisan 2020’yi gösteriyor.

Evin önünde bir kalabalık var. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, meraklılar, ekip otosu, ambulans...

Gürültünün içinde bir sessizlik, sessizliğin içinde bir çığlık, çığlığın içinde bir ceset var.

Çocuklardan biri, ayağındaki naylon terlikleri sürüyerek, sokağın bir başından öbür başına koşuyor ve avazı çıktığı kadar bağırıyor:

„Tiyatroooocuuuuuuu Ölmüüüşşşşşşşş....Tiyarooooocuuuuuuu Ölmüüüşşşşşş...“

Kimseler duymuyor.

Herkesin çok işi var.

Herkes azar azar tükenmekle meşgul…

„Birbuçuk metrelik mesafeyi koruyun lan sayın sokak sakinleri.” anonsları duyuluyor.

Oysa insanlar uzun zamandır kilometrelerce uzak birbirlerine!

Perde kapanıyor.

Gurur ayağa kalkmış İsrafil’i alkışlıyor.

t a m e r d u r s u n

#tamerdursun

Görsel: Murat Aydın)

23 Nisan 2021 331 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (4)
  • 3 yıl önce

    Ne çok yitirdik insanlığımızı, ne çok insanımız yitti.. Ruhları şad olsun. Yitmesin diye artık insanlığımız ve insanımız, sesimizin ulaşamadığı yerde iyiki sanat var, iyiki şiir var. Kaleminize sağlık, sevgiyle.

  • 3 yıl önce

    Ne denir ki ?

    Duyarlı biçime saygıyla ...

    Kutlarım Şair.