Kim Bilir
Anlasaydım suskunların dilinden,
Ne konuşur, ne söylerdi kim bilir?
Ölüler dirilip, kalksa yerinden,
Ne konuşur, ne söylerdi kim bilir?
Şu harabe duvar, şu yıkık çatı,
Susup durmasaydı, böyle kaskatı.
Nice mahrem sırrı, örten şu kapı,
Ne konuşur, ne söylerdi kim bilir.
Ölüm yarışına ayrılan kulvar,
Sokaklar, caddeler, kaldırım, bulvar,
Sılayı gurbete bağlayan yollar,
Ne konuşur, ne söylerdi kim bilir?
Şu patika yollar, taşlar, kayalar,
Irmaklar, denizler, dağlar, yaylalar,
Sırları yırtılmış, paslı aynalar;
Ne konuşur, ne söylerdi kim bilir?
Uzaktan bakışan şu oğlan, şu kız
Bir güzel ağzında çiğnenen sakız.
Ateşler, topraklar, ay, güneş, yıldız;
Ne konuşur, ne söylerdi kim bilir?
Ya şu kundaktaki küçücük bebe!
Nasıl yaşayacak, nelere gebe?
Şu ihtiyar kadın, şu yaşlı dede,
Ne konuşur, ne söylerdi kim bilir?
Körpecik fidanlar, asırlık çınar,
Elma armut kaysı kiraz vişne nar,
En mikro âlemden makro ya kadar,
Ne konuşur, ne söylerdi kim bilir?
Bir yol bulup, gire bilsem başlara,
Tuz olup ta karışsaydım aşlara.
Kulak versem, mezardaki taşlara,
Ne konuşur, ne söylerdi kim bilir?
Dağılsa da, âlemlerin sisleri,
Duyabilsem, o duyulmaz sesleri.
Dile gelse, yaralının hisleri,
Ne konuşur, ne söylerdi kim bilir?
09.06.1995
üstat hoş dixelerdi arşivden çıkarıp bizimle buluşturmanız aytrı bir güzellik... kutladım efendım
dizelerinize yorum yazacak kelime bulamıyorum elinize yüreyinize sağlık
daim olun sagılarımla
Sayın Mustafa hocam çok mükemmel bir şiir okudum günün bu sıcak saatinde....yüreğime serinlik esti..... Çoook harika bir eser yürekten kutlarım