Kimya Laboratuvarında Ezoterik Aşk

Kum tuz ve gözlerin... Ve sen çok güzelsin!
Arafta gezinen fetret ehli dostlarımla sohbetteyim
Akıl almaz işkencelere maruz kalmışlığımaysa tek sebepsin
Çırılçıplak gerildiğinde bedenim iki hörgüç arasına, gözlerindeydi gözlerim
Kopan parçalarımdan ilki sol cenap kaburga altımdı
Ki
Boşluktaki kalbim o an yenik düşüverdi yerçekimine sahra kumlarının
Dağlayan şifasını ilk kez orada tattım tuzun
Kum tuz ve gözlerin... Ve *sen çok güzelsin!
Teni mavi bir çocukla elim sende oynuyoruz Bermuda Şeytan Üçgeninde;
...
Sen; gamzelerine hayran olduğum dilber
Ne olur gülme bana güneşlendiğin yerden!
O kadar tuzlu ki bu okyanusun suyu
Kumunun beyazı ondan mıdır kumsallarının?
Sen ben ve mavi tenli çocuk;
İlkleri miyiz ki Bermudanın,
o yüzden sere serpe çıplaklığımız?
Kum tuz ve gözlerin... Ve *sen çok güzelsin!
"Üzümün çöpü armutun sapı şiirin hası " derken
Bak yine unutuverdik işte sevişmeyi
Haydi serilelim mi sorgusuz utançsız ve dahi hesapsız
Yapay bir göletin kavuran gri kumlarına?
Karıştıralım mı suyunun tatlısına, tenlerimizdeki terin tuzunu?
Ölelim mi kıskanç bakışlarında cümle alemin?
Bulandıralım mı göletin suyunu,
derin *ahh larımızla çalkalansın nesillerine göz açmış iribaşlar?
Ki
İlk kez dudaklarından özgürlüğe kaçan bir *ahh g-öz yarılığında koptu kalbim aortu da dahil tüm kılcallarından...
Kum tuz ve gözlerin...Ve *sen çok güzelsin!
"Siz ikiniz!... Ölüsünüz zaten" dedi yüce *Bab-ba
"Ne zaman ki yerlerin ve göklerin idaresi verildi bana
İlk gece hakkı benimdir kalbinin attığına
Ki
Bu şandır şanınıza tüm veledleriniz ikiz ölecek
Ne de şanslıdır o ölenler ; güzelliklerini annelerinden alacak"
*Bab-ba...
Kumdandır mıdır toprağı cehennemin?
Ve
Sebebi midir dinmez susuzluğumuzun kokuşmayalım diye serpiştire durduğun kaya tuzları vücutlarımıza?"
Gamzelerine hayran olduğum dilber;
*Olsun
Varsın ölmüş olalım
...!
Ama sen o ölü gözlerinle yine de çok güzelsin...
(Yıldıray Kızıltan)
lezzeti güzeldi şiirin, iki kez okudum yine tadı damağımda kaldı... Tebrikler
EYÂ
Sen hep kapı aralıklarında kaldın kendinle, Hep kimsesizdin, yüreğinde gizli büyüyüşler. Zırdeli düşlerin ve polyanna gıdıların, Hep kimsesizdi aşk, tılsım dolu söylenişler.
Sabahları saçlarının boyası akarken aynalarda öyle, Ağlamayı denerdi pürüzsüz dualarla içinde. Papatya gülüşlerini özleyen çocukluğun şaire ayna, Yansıttı seni hepsi, büyülenmiş zamanın içinde.
Eyâ
Evet, hiç birbirimize ölmedik ama, Ölüm yaşamadığımız bir hatıradır bize. Gölgenin üstündeki gölge hep sendin Kendimi kanatarak şiire geldin, içimdeki ızdırapla.
Şiir seni kıyamete kadar bekler,bir umut, Ama seni bekleyecek pencerelerden ne geçti bilir misin? Sen yokken Zılgıtlı tabutlar, birbirine karışan hüzünler, Gecelerin sessizliği, yıldızların içindeki sevgililer.
Eyâ
Her parçan bir başkasında, ah çektikçe çoğalıyorsun, Ve toprak şair biriktiriyor her bedeni. Her şairin cesedi farklı, ötekinden daha derin, Çiçeklenmek için baharlarda, bir umut yolun sonu.
Eyâ
Kim yalvarmaz ölüm gelse, lütfen bir gün daha, Şiir yalvarmaz, seni beklediği pencerelerde. Zaman dursa da, ölümün gölgesi çekilse de, Seni bekleyecek her daim, şiir sonsuz enginliklerinde.
tebrikler
İlginç şiirinizi okurken aşk hakkında yazdığım şu ikilik aklıma geldi, Aşk hem gül hem dikendir, seven sevdiğinin gönlüne gül dikendir
Krallar ve Kraliçeler ... Ve alçak Fritz 🌊
https://youtu.be/bSWpe8BKdk0?si=3TpHsxsUEjGP7-ia