Kırık Ayna Yansımaları / Diriliş

Sunu;

Bu bir kara mizahtır...

Hayatı boğazından yakalayıp,
Gözleri yuvalarından çıkana kadar nefessiz bırakan bir dünyanın,

Akla hayale sığmayan tanımıdır...

Kafiyesini yitirmiş dizelerin
Kırık aynalara yansımasıdır...


/İzlemeye tahammülü olmayan,
Lütfen locayı boşaltsın.../



( I.)


Derki kadın;

Kıpırtısız bir mevsimin kanatlarına gizlenen çığlık kadar yırtıcıydı varlığın.

Amel defterine işlenecek her sevap,
Yokluğuna edilen küfürlere yenik düşüyorken,

Perdesi küflü bir sahnede başlar sensizlik komedyası...


Anadan üryan düşler,
Ve yağmur damlalarıyla sevişen bir kent alır yerini
Kahkahasına sevda kırıkları gizleyen fahişelerin
Demlendiği façası bozuk gecelerden birinde
Boğazına kadar belaya batmış bir hikâyenin gerçekliği çarpar gözlere

Seyircilerin nutku tutulur...

Kahpe diye gürler köşedeki dilenci,

Renkli macunların albenisine gizlediği çocukları
İnandığı tanrısına kurban eden şekerci
Sararmış dişleriyle gülümser sinsice,

Fermuarını körelen şehvetinin üzerinden kapatan bir sapkın çıkar ortaya

Ve gök yarılır...



( II.)


Kadın adımlarken deliren topuklarıyla sahneyi arsızca,


Aşina yangınların arasından çıkarırım
Yüzüme astığın son bakışı...

Yağmur damlalarına inat kum tanelerine üflediğim hayatla,
Ellerinin şehvetinden çıkarım teninin en kuytu köşelerine...


Ve bir dal kırığı kadar anlamsız kalırım.

Dişleri arasında ezilecek kadar gaddar bir yokluğun
Hükmünden geçerim akşamların katıksız acılarında


Yılların gölgesiz sıcağında kavrulurken...

Eli kulağında bekleyen bir doğumun
İlk sancısı kadar beklendik bir hal alır sevdan.

Ölürüm...


( III.)


Ben düşsem bakışlarının kıyısından yüreğine şimdi,

Kan revan şiirleri dizsem şafağına...


Gök yarılsa yeniden,

Ve

Kendime denk figanları üleştirsem
Pusuda bekleyen yağmur bulutlarına...

Kendi bedenine gömülen sevdam
Dirilir mi cılız bir fidanın yaprağında?




Haziran'2010 Aydın...

21 Haziran 2010 176 şiiri var.
Yorumlar (9)
  • 14 yıl önce

    çok şatfatlı sözlerle anlatılmaz bir oyun...izlersin.. perdeler açılır önce spotta sahnedekinin yüzüne vurur ve başlar oyuncu içindekileri dökmeye bir bir..

    belirir bazen birileri sahnenin köşesinden girer ve çıkar ama başrol hep sahnededir uzun uzun anlatır acılarını..ki en başında postasını koymuştur.. bu bir dik duruştur...

    sonra iç içe geçen yüzleri anlatır başrol.. en sonunda söyler oyunun öz fikrini..

    "Kendi bedenine gömülen sevdam Dirilir mi cılız bir fidanın yaprağında? "

    kimbilir...

    kutlarım

  • 14 yıl önce

    __Ruhumu yapıştırıp gidiyorum____

  • 14 yıl önce

    İzlemeye tahammül edemeyen kalksın en başından demiş şair. Ve başlamış ki anlatmaya . Susmanın en güzel yerindeyim şimdi. Kendine has uslubuyla yakalayıp okuyucuyu hapsediyor satırların arasına. Bir kavganın içinden geçiyor şair ve sürüklüyor peşi sıra mahkumları. Adım adım yürüyor sahnede bakışların hepsi üzerin de biliyor . Bir an susuyor bakıyor okuyanların gözlerine ince bir tebessüm bırakıyor ortalık yere. Sonra yine başlıyor beyinleri parsellemeye.

    Ve final pekiştiriyor bir kadının yazdığı an ki ruh halini

    Kulvarı yüksek bir şiir dokunmak haddim değildi şair Dokundum sevda kesiği bir yaz oldu her yanım. Sustum zaten akşam oluyordu Bursa da . Ve birazdan atıp kendimi dışarıya anlamsızca yürüyeceğim ezerek kaldırımları ayaklarımın altın da. Sonra bir kitaba gömüleceğim deniz kıyılarından bahseden . İhtimal yine okuyacağım bu şiiri. AMa yorum yazmayacağım bir daha

    Mükemmeldi arkadaşım Her zaman ki gibi

  • 14 yıl önce

    Dünyanın hayatı boğazlaması...

    /İzlemeye tahammülü olmayan, Lütfen locayı boşaltsın.../

    Molalar da kalkmak istemeyecek kadar güzeldi 👍

  • 14 yıl önce

    Beklerim her dem..🙂