Kırk Ambar

beni yazlar hatırlamaz şerhim tutuktur geceyi bölme
yazılar yazıyorum dünyaya dair
allaha ve sağanak boşalan yağmurlara
beni yazlar hatırlamaz bunu böylece bilin
usul bir suskunluk yoksa anlaşmak hikmeti yitmiştir
şeyhin gözlerinde dolunayı gördün mü ?
isa bir kalem gibi gözlerimde çekiktir mıhtır ve çarmıhtır
ve damarlarımda kan değil şeytan gezinir
güzel cehennemlerden güzeldir insan
topraklanmış bakışlarda cinnet geçiren annesiz çocuklar
sabahları şafakları tutup kaldıran ihtiyar adamlar
ve dünya. işte bir kuş uçuyor kimseye aldırmadan

size güller vereceğim matmazel atlarım koşularını bitirmiş olacak
ama yarışlar tükenmeyecek güller böylece erken ölür
sembolizmin yüzü çatlar bir yahudi kippasını takar duaya durur
sizin ellerinizde güller dönsün şehri zaptetmenin tek yolu zulüm
iyi bir gülüşün bedeli büyüktür matmazel
o şirk ki bir darbedir ama siz kör müsünüz ?
niçin ağlamıyorsunuz yoksa fıtrî bir oluşluk mu değil bu
tanrı tüccarları sevmez matmazel inanın sevmez tüccar tanrıyı
dün sabah uyanacaktım sersefil bir duaya vuracaktım nefsimi
gözlerim duaları iyi bilir buna yağmurlar şahittir
o zaman uzak diyarlardan niçin dönmeyelim matmazel
peygamberler birer mağara boşluğu bağrı açık başı kopuk
sebil edilmiş bir ömrü paylaştırırlar kanlarıyla böylece
ve zaman kirli bir ırmak gibi akar insan berrak bir umut gibi durulur
ve gelip geçen yazlardan biri olsun hatırlamaz tutkuyu
karanlık çökmeden önce karanlığı öpüverir insanlar
size samimiyetle söylüyorum kuşların kanatları vardır
devletlerin kulları çoğalır allahın rabb oluşu dağılır
ve mülk katran dolu bir kazan gibi zelzeleye asılır
sizin hicriniz nedir matmazel an gelir emir hakktan ayrılır

güz yağmurları yetiştiriyorum gözlerinin değdiği buluta
anneler çocuklarına merhem diye merhameti kuşanır
bak nasılda doğudan batıya dönüyor dünya
nasılda zamansız atıyor kalbim batıldan hakka
fakat yaşamak bir şirkse bile yaşıyorum bunu inkar edemem
bungun bir deniz sallantısı gibi yürüyorum ellerime şiirler tutuşa
sizin dudaklarınıza pek yakışır matmazel benimse bir çığlık gibi büyüyen yalnızlığıma
ve en çokta dirilmiş ölülere yakışır
kalbin obruklarından taşan üç İhlas bir Fatiha

ama hayır! ben kaybetmekle meşhurum yenilmekle değil !
siz şah damarımı kesseniz canımı yitiririmde ben o en yakını bulurum
muazzam şehirlerde bütün parklara şahidim bin yılın cinayeti
balkonlu evler petrol rafinerileri banka taksitleri ve banklar
ve gecenin difüzyona uğraması ve narsizmi süregelen çağların
ve tırnağına diken batmış gibi böğürüyor dünya
oysa modern fizik neler söylüyor
hayrihi ve şerrihi min allahû teala

yine de bu dengesiz mistisizm ne olacak iman ve akıl
kapılar açılıp kapanacak ve uğultulu sesler
ardımda bıraktığım sevdadan kırıntılarda tüccarlar çoğalacak
leş yiyiciler akbabalar çakallar
bir ölünün not defteri uşşak makamı ve sonra keman
nasıl yitirilecek işte umut bunu elbet bilirsin
ve nasıl kazanılacak yeni baştan bir vatan
elbette bütün bunları rapunzele söyledim
kurbağa prenslere yedi cücelere ve birleşik krallığa
ve üniformalar içerisinde erkenden ölümlüyüm günaydın
beni yazlar hatırlamaz matmazel bunu yine hatırlayın
ve sorun tıpkı bir çocuk gibi gülerek umarsızca
kuşların haberi var mı gökten yusuf nasılda bilmiş o kıtlığı rüyadan
sonra ben de rüyalar görüyorum örüyorum onları bir kağıda her sabah
fakat gamzelensin diye buruşturup atıyorum bütün o kağıtları
madde no 7 : freudun ilk çocukluk yılları

benim dedem bile vardı bir zamanlar Quantum ona yaşarkende yok derdi
ihtiyarlığını gençliğe satmış gibi gülerdi oysa dedem
pot kırıklıklarımı ve sigaramı yineledim öteledim güneşi en tepemden uzağa
otuz beş eksi yirmi beş şeş cihette hiçliğin sorgu faslı rabbim allah
ikinci perdeyi devletlü sultanımız tek başına oynuyor
ve sağım sarımsak dolu bostan solum soğan dolu bir ağaç
yönlerden bu ikisini biliyorum böylece sürüyor şeb-i aruz üç gün ve de üç gece
ancak kendimi bildiğimde bu felaketi bir kez olsun yaymadım
sizin güzel putlarınızı ben yarattım matmazel bilmeksizinde olsa sevin diyerek beni
ve nasıl olursa olsun işte bir dünya hayat nasıl olursa olsun
çünkü her zaman ölüm iyi ki vardır iyi ki kopacaktır arzım üzre kıyamet
sonra kabrime bir kubbe yapacaklar ona bakacağım bu kez gök işte budur diyerek

duvarlarda canlar sana feda olsun ya resulallah
tablosu ve işte az ötede biraz mey biraz koltuk biraz yitirilmiş bir allah
öyle bir hicretin emrini duyuyorumki bütün batı klasikleri
ve kirli suratlarıyla iştahı kabarmış bir doğu ansızın çatlayacak
bisikletler olacak sonra geçtiğimiz her evde diyeceğizki işte şurası bir geri kalmış ülkedir
bir ülke ve yüz hacmi bir çocuğun uykusunu örtemez
oysa allah şarabı yasakladı matmazel ve gözleriniz hâlâ haram değil
hala mehtaplı gecelerde düşen bombalara inat
beni kimyasal zehirleyin anda ve uzayda bir yolcu gibi geçeceğim
böylelikle annem beni biraz olsun uzatmak için güzel kızlar bakacak
ve takdir-i ilahi diplomasi engelini bir mızrak gibi yaracak
işte böylece bütün kuşların imanı ispat olmuştur ölüm dikey hareketliliğin şahı
ve yaşarken ne yapsak düzlemlerde ezilmiş bir haraket yataydır
bunun delili olsun diye size sıkılmak nedir iyice öğretirim
kozları ve pulları ve tütünler kitaplar çaylar müzikler rüyalar
ve daha nasıl sayamazsa işte insan levh-i mahfuzu ezberden
öylece kalakalırım biliyorum ne yapsak olmamıştır biraz
size yazlardan söz etmeyeceğim matmazel havalar genellikle sıcaktır
mayolar ve hareketli müzikler olur sıkılmaktır en büyük eğlenmek
gece bekçileri rüyalarında üç el ateş etti dün gece ben hepsini duydum onlar sayıklıyordu
dünya iç çekiyordu bir kuyruksuz yıldız ona teğet geçerken
bizi de dünya teğet geçsin matmazel bunu bütün silah ehline
ve yasal tefecilere söyleyelim bilsinler ölçsünler onu sonra borsa yüz endeksiyle
ve kimseler gelmeyecek kimseler gitmeyecek bir yanılgı yansıda
ya erenler ! aynamın gönlü kırık sudaki yansım kırık dünya yörüngemden geçmiyor
ey iman edenler ! iman ediniz . işte ey ki erenler! bu ayet bana huzur vermiyor
lakin iblisin şehevi hülyasından her bir raksım boş döndü
ve elbette günlerden soğuk bir eylül vardı ve arsa tanrısı ve buğday ve orak ve çekiç
yani hüzün kutsallığını kaybetmiş gibi alnımda asılırdı ölürdü çünkü kelpler kazansın diye birileri bir yerde
böylelikle bunu açıkça söylüyorum allah var gam yok diyenlere üzülürüm
bir gökdelen ve yükseklik korkusu baş dönmesi bulanması midenin
bütün uzuvların usul usul sübuta ermesi yoklukta saatlerden kopan tiktak sesleri
oysa allahı ispata girişicek kadar henüz imanımı yitirmedim budistleri bile sevmişimdir böylece
size gülecekler sonra galaksinin çıplak vücudu ansızın suratta patlayınca
yani bizimki kibrimiz ayılmıştır matmazel '' sizin taptıklarınız benim ayaklarımın altında '

11 Ağustos 2016 162 şiiri var.
Yorumlar