Kırk Boğum Düğüm

Biz olmayan yollardan geldik
Elazar parmaklarımızla kaderi çizdik
Mutluluğu kovaladık
Kara asfaltın seraplarında
Ağaçlar hep el salladı
Bir nefes ötemizde



Tarlalara dokunduk
Yaşanmış evler gördük
Kurumuş yürekleri suladık
O edilgen şehre sıcak bir öğleden sonrası
Biz çok uzun yollardan geldik


Sarmaşık güllerin sarmaladığı kapıyı
Tırabzanda tekir kedinin uyku arası
Bile duymadığı bir anda araladık

Yalnız bir kurbağanın yeşil bağrışı
Merhabaladı ilk elden girişimizi
Batağın çamuruna boğdu düşlerimizi

Gördük ki

Her akis karanlıklar içinde yazıyor
Sürmanşette on dokuz puntoyla bizi

Nasılda üzüpte dilimizi ezdiğini
Vazgeçilmezliğin kanatlarını takıp
Sevap satıp ,günahımı aldığını
Uçuşunun hoşluğunu kendine mal edip
Asi bir rüzgarın hevesi ile gökyüzüne kanatlandığını
Her akışında tekrarlıyordum kanıma


Zakkum çiçekleri gözlerinde
Mor ısırık kalmış gibi mağrur gülümsedi
Baktık gözlerine içine,içine
Korkuyla fuşyaya döndü mor
Sen yoktun ki
Değişimi göremedin


Tıkırtılarla ağır aksak
Adımlarla çıktığımız yaşlı merdiven
Titreyerek uyandı derin uykusundan
Sorguladı annem hemen
Alırcasına intikamın bedelini
Yerini o an vakitlice ikrar etti

Doldurmuşsun iki bardak hüzün deminden
Düğümlemişsin kırk boğum kaderimizden
Duymamış kimseler
Sadece
bir sen
bir de karşında ki biz

11 Eylül 2012 139 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    Doldurmuşsun iki bardak hüzün deminden Düğümlemişsin kırk boğum kaderimizden

    Anlamlı bir o kadar da gizemli. Tebrikler