Kırlangıç Hüznü
şehri ıslatıyor yağmur, gece kavuşmadan
kuşlarda bir yağmur telaşı
saçak altlarına koşmaktalar
siren seslerini duyan çocukların sığınıklarına koşması misali
şimdi anlıyorum yalnızların ıslanmayı neden sevdiğini
sanki birazdan kapı çalacak
kapının ardındaki kişi ?'ölüm'' seslenecek
uzaklardan gelen bir misafir yorgunluğunda
?'merhaba''
buyur edeceğim kapının acı gıcırtısında
tahta masanın üzerine gazete kağıdını serip 
akşam yemeğimize başlayacağız
biraz peynir,birkaç zeytin,bir kara fırın ekmeği ile
bir ilan çarpacak gözümüze
?'sahibinden satılık kiraz ağacında kırlangıç yuvası''
o an anlayacağım misafirimin değerini
yalnızların ıslanmayı neden sevdiğini anladığım gibi
ve up uzun susacağız
suskunluğumuzu bozacak
evini bir esmer çocuk gülümsemesine satan kırlangıç 
ağlamaklı gözleri ile
sen geleceksin aklıma
bir yangın büyüyecek
kendine kanayacak esmer çocuklar
kırlangıç hüznü yayılacak odamıza
II
bilirim 
kuşların yağmur telaşlarını
aç çocukların ekmeğe dokunuşları kadar sıcaktır
yağmurlar altında yalnızlığına 
bir sigara yakan insanları
sükuttur 
ölümün konukluğu
gül kuruttuğun gecelerde 
mezarların üzerine çiçekler veren anneler kadar
yaslı ve derindir
gelmeyim aklına kırlangıçları düşlerinden vurdular 
esmer çocukların gülümsemelerini uykularında çaldılar 
akşam çiçekleri gibi 
acılarımı emanet ediyorum gün batımlarına
sen bilmez misin
bir mezarda iki kişilik yer yoktur
ne çalıp durursun kabrimin kapsını


zaten isteseniz de yapamazsınız...
bir mezarda iki kişilik yer yoktur ne çalıp durursun kabrimin kapsını
kusura bakma da düşünce çok çok güzelde daha iyi kelimeleri bulurdun sanki
(ukalalık yapmak niyetinde değilim; yanlış anlaşılmasın...)
ama mantığı ço sevdim tebrikler
''sükuttur ölümün konukluğu''
Susmalarımız hep bu yüzdendir belki de.Tebriklerimde Oğuz.
sükuttur ölümün konukluğu gül kuruttuğun gecelerde
çok güzel...
şirinden örnek vermeyi ve "gibi" "misal" tarzı sözcükleri çıkarırsan çok daha güzel olacağını düşünüyorum.
sevgiler...