Kısa Şiir
çok bekleyeceksin salamura kokan eşiklerde gül demetlemeyi göğsünde
gözlerimin uzağına astığımdan beri o mavi gömleğimi
kollarımı yaktım zamanı kül eden güneşle
yoksul perdeler indirdim her sabah göz kapaklarımdan kirpiklerime
geceyi öldürdüm ahşap bir tabureyi düşürürken topuklarımla
şafağa asılan boynuma mor boyalar sürdü ibrişimler
nefesimi unuttum soluğumu tuttuğum
o acı ezgiyi dinlediğim sabahçı meyhanesinde
balık kılçıklarını kovalayan yarı aç kedilerle demledim
hasretin son nakaratını
suskun şarkılar söyledim gözlerime dalıp kafam yarı sarhoş
yarım mart dumanı
uzun yağmurlar yağdırdım içime
içimi çürüten kuytularda biriktirdim nehir oyuklarını
sel kopardı şehirlerin kaldırımlarını
kaldırımlar senden kalan son ayak izlerini
meçhule uzandı şimdi ayyaş şişeler kırdığım o kum taneleri
o kumsalda yalan hikayeler kaldı kendime anlattığım ve ağladığım
sussun diye dudaklarım midye kabuklarına sıkıştırdım uzun cümlelerimi
kısa şiirler yazdım serçe parmağımla zeytin ağaçlarına
'' o mendirek
o vapur sedası
çekip giderken seni alıp
beni bırakan mavi köpük yarası
kırınca yıldızları düştüm
bu yüzden dizlerimin yarası
korkmuyorum artık yürüyememekten
yüreğimde bu sürgün karası ''
Demli bir şiir yazana saygımla...
Kısa şiirler içinde sevda olan aşk olan ve okundukça yüreğe dolan kutlarım güzeldi Tarık bey...👍
'' o mendirek o vapur sedası çekip giderken seni alıp beni bırakan mavi köpük yarası
kırınca yıldızları düştüm bu yüzden dizlerimin yarası
korkmuyorum artık yürüyememekten yüreğimde bu sürgün karası ''
tebrikler....