Kızıl
Yemyeşil çimler ayaklarımızı sarar yumuşaklığı ile
Masalarda türlü kahvaltılıklar süsü ile beklenir
Ama kimin umurunda gözlerim her hareketine aşına bakar
Çevremizde kavak ağaçları ile okaliptüsler dans etmekte
Gölgelerine ihtiyaç duymaksızın sadece sesleri beklenir
Kızıl saçlarını savuruşunu izlemekten sarhoş olmuşum
Bir oyana bir buyana geliş gidişlerinde dikkatim, nefesim
Bir başka mıydın o gün, yoksa bana mı dokundu bahar
Kimseyle bir cümle konuşamadım, dilimde yok sesim
Kızılın büyüsü müydü beni dünyadan aniden ayıran o his
İçimdeki müthiş huşuyu çıkaran güneşle çimenin dansı mıydı?
Yoksa bana fark ettirmeden gelen bir büyü ile mi sarsıldım
Onca masal aşığının vurulduğu kadınların saçı kızıl mıydı?
Birçok kimseler yanı başımızda sanki bizim başımızı i bekler
Hâlbuki kavak ağaçları ile çimenlerin yoldaşlığı bize yeterdi
Elini tutsaydım o gün, beline sarılıp yüzün yüzümde dursaydım
Bir ömrü içip bitirmişim gibi gidesim gelir, doyardım hayattan
Saçının kızılına da kumralına da hayran bu gönle hepsi yeterdi