Koku

Mandallanmış, çamaşırlar esen yele.
Kokusu tüm mahallede, çiçek satan kadın gibi.
Bir dal lavanta, belki de portakal çiçeği...
Çamaşırlarımızın her hali ,bizsi.
Güneşle danstan sonra ,kıyamazsın giymeye
Kırışık, yüz sürülmüş bahara.
Gel, dolan koynuma...

Bayramları anımsatır çam kokulu kolonya.
Tüm elleri öper; para bekleyen çocuk gibi.
Bir tutamında irem bahçeleri gizli...
Konuklarımız; kulaklarımıza gelen seslerimiz.
Özenle, en güzel köşelere sığdırdığımız
Karışık, ağırlama ve uğurlama...
Gitme, otur biraz daha yanıma.


Taze koparılmış toprağından; çimen kokusu
Vedaları, kulak tırmalar limandan kalkış gibi.
Ruhumuzun göz rengi, çimen yeşilimiz,
Ahunetini her yanına saçtığımız,
Her dalında yeşilin en derini.
Karışık bir kır çiçeği arada,
Gel, ban kanıma...


Kavrulmuş kahvenin kırk yıl kokusu çıkmaz.
Falın, kavrulmuş tanelere gaile
Arap bacı eli değmiş gibi.
Kaderimizi nakşetmişler kahvenin tonlarına
Değiştiremeyiz ki, kul biçare.
Sadece bak ve dinle...
En derininden,
Gel, kan bana...

Ah bu rayihalar
Ki,hepsi içimde birer ruh
Senden yayılan
bende bulanan

13 Ağustos 2012 139 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar