Korkuluk
Boğuluyordum karanlığında gecenin
Alçak bir korkuluğa tutunmak için
Alçaldım yutabildiğine
İndim dibe çekebildiğine
Gördüm kendimi bir tabut içinde
Kilidi kendim vurmuşum
Boğazımın ta ortasına
Alçaldım bir korkuluğa tutunmak için
Bir dalga itti beni daha da karanlığa
Bir gün gemisi daha geçiyordu işte
Ta orada!
Dumanı tüterdi burnumda
Döner, döner, döner
Saplanırdı kalbime
Bir halat umdum, hata idi
Bir simit, hata idi
Alçaldım bir korkuluğa tutunmak için
Belli idi
Belli belirsiz çizgiler
İnerken dibe çekebildiğine
Gözlerimin ufkunda ararken gözlerini
Uzaktan geçen bir gemi gibi
Parıltısı sönen bir yıldız gibi
Kayboldun ufuklarımda
Kaybolmandansa ufuklarımda
Kör olma ihtimalimi diledim
Ama senin parıltının sönmesini
Asla yediremedim
Alçaldım
Sonsuz bir uçuruma salınmak için
Oyundu bunlar bana hep
Bir kanatlarım eksikti dibindeyken denizin
Tabutuma koymuştum sahi
Bir parça atkı bezi
Karışmış şiir gibi
Örülmüş saçlarından iplerle
Bilemezdim
Dolanacaktı bileklerimde
Kızıl gözyaşlarım
Oyundu bunlar bana hep
Koparken tutunduğum ipim
Bir yüzgeçlerim eksikti
Sürerken rüzgarları
Alçaldım alçakça
Kendime yaptığım bu sehpada
Saçlarınla okşadın boynumu
Sonra bir rüzgar esti
Düştü sehpam
Sahi
Oyundu bunlar bana hep
Çözemedim boğazımdaki kilidi
Bileklerimde gözyaşlarım vardı
Alçaldım bir atkı bezini koparırcasına
Vurdum sırtına dünyanın
Vurdum yüreğimin tam ortasıyla
Bir gemi daha saplandı kalbime
Bir korkuluğa tutunamadım
Her bir dalga siliyordu parıltını
Her bir dalgada soluyordu ufuklarım
“Bu gece çok uzaktan geçen bir gemi”
Elimi uzattım
Bir halata uzandım
Saçlarından örülmüş
Gözyaşı dolu bileklerimle uzandım
Bir dalga itti beni karanlığa
Bulutlandı gökyüzü
Battı gemiler
Soldu yıldızlar
Soldu gözlerin
Uzanamadım ufuklara
Gömüldüm artık karanlığa
Çırpınırken derinlerinde denizin
Saçların dolandı boynuma
Alçaldım
Neyi layık gördüysen bana
Bir korkuluğa tutunurcasına