Küçük Kıyamet

seni anlatmak...
tövbeyi bozup sıgara içmek kadar güzel, bir o kadar günah...
ne cümleler anlatır seni ne bir nesne , cisim...
bu sakinliğinde düşüyorum düşlere ,
kendime geldiğimde kıyılarına vuruyorum...
yağmurlarınla akıyorum,
su misali yolumu bulamazken, harfler toplanıyor peş peşe...
bir bakmışsın küçücük çiğken sel olmuşuz...
anlamsız mı ?
küçücüksün...ellerin...
bakışların neydi öyle?
masumdun benim hiç olmadığım kadar...
nedendir bilinmez,
yazma gereksinimi duydum bu sancılı güzelliği...
yaşattığın depremler küçük birer kıyamet üstümde...
seni anlatmak çocuk ! o kadar güzel ki
ulaşılmaz cennetin adem elması...
ama unutma biz dünyadayız
herşeyi karalamak sana dair,
günaydın cümlesinin üzerimdeki etkisi...
o kadar karmaşık ki herşey tıpkı saçların.
kıvır kıvır... arasından bana bakan,
minik ,küçük, küçücük tebessüm...
yalanlıyorum herşeyi , kendimi, seni ama herşeyi...
hergün sakladığım cümleler doğuyor defter köşelerine,
kimbilir kaç sayfası var bu defterin,
güzelliğine sormak lazım...
nutkun tutulduğu karakaşlı ve küçük ellere sahip,
sahibimiz, efendimiz, edebiyatın ve tümcelerimin.
şimdi soruyorum kendime ne kadar saçmalayabilirim daha
en olmadık anlarda aklıma gelen ve geceyi zehir eden bu şiir yazma isteği...
yok sana değil desem ne ?
dün, bugün, yarın ... yırtılan tüm yapraklar...
anlamsız... yırtmasam sanaydı...

22 Aralık 2011 300 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar