Küçükken / Duyular
Ben küçükken şeker gibi bilirdim hayatı
Dişlerim dökülmüş daha ilk baharımdan
Meğer bir karışık meyve tabağı imiş her tattan
Ağzım dilim yüreğim ilk yandığında öğrendim acısını
En hayati duyuymuş koklamak, anlıyorsun
Burnun sürttükçe gözlerin kapalı
Gerçeklerin sadece tadının acı olmadığını
Ve peşinden gitmen gerektiğini aldığın her kokunun
İnsanı hep yakarmış dokunmak küçüklükten
Sobanın ateşinden yanmayı öğrenince
Alıştıkça daha fazlasını istiyor insan nedense
Elleri, dudaklarıyla, sözleriyle yanmak istiyor sevgiliden
Küçükken kulağa hitap edenin
Meğer yüreğe kadar kolları varmış
Geceye güvenip deniz kokusuna saklanmışken
Sahil ile ayaz ulu orta buluştuğunu görünce fark ettim
Küçüklük korkularının
İnsan büyüdükçe çağırdığı abileri varmış
Bakıp bakıp anlamadığım büyüklere
Suratlardaki o ifadeye bürününce fark ettim
Ve ben çok küçükken,
Dünyayı bulanık görürken,
Toyluğuma vurup herkes benim gibi, derdim
Şimdi bir palanga gözlerimde yıllardan
Kim bulanık, seçemiyorum, ben mi? Dünya mı?