Kuduzluğum Soy Arıtır
Kuduz köpeklerle birlikte koşuyorum,
sokak başlarında silah sesleri,
suluboya resmi gibi ,
lodosla başa çıkmak
gürültülü evrenler başı
olabildiğince
müstehzi bir gülümseyiş
paris otellerinde dinlenmek
hile olsa bile
oyunlardan kazanılanları boşa harcatır
eblehlik çökünce
sesi boğuk adamlar bağırır,
sinirli,
sanki içki kokulu
alıp verme üzerine kurulu,
alimallah,
kılıç gibi keskin
ulu şahsiyetlerin nefesinde,
yanlış anlaşıldığımdan olsa gerek
öyle çocuklar doğurmak istemeyen kadınlara sarılmalı,
alkış kopunca da çıkar
ispirtodan bulanmış
kapıları sert çarparak dikkati çekerken ,
dipnotların önemi ortada bulunur
alttan alta,
kime bulaşmış salyalarım,
kim camları kırmış odamdan bakıyor
ama günlerce susuz kalıp
güneşe çıkmadım,
yalanlar boksitlenirken akciğerlerimde,
maksadını aşan çığlıklar kopar içimde
bir belirtke bu,
kamu yararına kullanılmış
zihin güzelliğiyle taslağı çıkıp derinleşmiş,
yanmaz taşlarda büyükleri arayıp,
esas okyanuslara açılmak,
kafamı toplayabilirsem
yuvamı buraya kurabilirim
anadüşüncede sinir sistemi tahrip olmuş
esnek yitimlere kapı aralayan huylarla,
hatıralar yüklenti,
dalgalar tuğla rengi oluverir
her gün polis gelir kapıya,
palalar,samuray kılıçları cıvıldaşır,
hazırda yakalamışken geleceği sorgularlar
ben anadili kullanmayı öğrenirken,
kuduzluk gittikçe anlamından sapar,
yeni yollara düşünceye kadar.