Kullanılmış Ruh Koleksiyoncusu İle Terapi / Seans No: 1

şükür kavuşturana efendim
yine başbaşayız
rakı içmesem hiç görüşeceğimiz yok valla
daha sık içeyim diyorum
sırf senin hatrına ama
olmuyor tabi


netice itibariyle
bünye ve bütçe meselesi bu
yoksa ben de özlüyorum seni
ilaç gibi geliyor muhabbetlerimiz
maşallah


....


kusura bakma lütfen
herkesin içinde ulu orta
kullanılmış ruh koleksiyoncusu diyorum sana
ama şimdi yani
nasıl desem


bir rivayete göre derlermiş ki


çocuk genç yaşlı demeden
ölümümüzü beklermişsin
hem de coşkun bir hevesle


bir de azrail lakaplı görünmez
gizli bir tetikçin varmış
dünyanın canına okuyan
nasıl gizli şeyse artık
adı çıkmış ayyuka
bütün kirli cinayetlerini ona işletirmişsin
bedava işçinmiş kendisi
karın tokluğuna çalışan
ölülerden akan kanla
ver arkalarından akan yaşla beslenen


en büyük zevkinmiş
insanlar arasındaki uçurumda bangi jumping yapmak



(Rivayet tabi bu... Gören duyan yok neticede... Ben de başkasının yalancısıyım... Kızma hemen yani...)



ama dersen ki
sizin ruhlarınız benden birer parçadır
değil mi ki ruh benim ruhum
özledikçe geri alırım kime ne diye


diyemeyiz ki
madem üç günlük dünyada ha deyince alacaktın
neden verdin bu canı ya'rab


desek desek
peki efendimiz
boynumuz sırattan ince deriz anca
dii mi başka ne denir ki yani


...


o değil de
hazır seni bulmuşken
sorayım hemen diyorum


ne olacak benim bu beceriksiz hallerim Allah'ım
ha ne olacak


elime yüzüme bulaşık bir çaylaklık var hep mizacımda
yüzüm gözüm hep beceriksizlik çapağı
kendimle kavgadan bile kaçar oldum
bu mudur bana layık gördüğün


mesela içimde
içimdeki çocuğa şiirler okuyan kallavi bir şair var
harıl harıl şiir düzer kendisi
ama ben onun şiirlerini kağıda dökemeyecek kadar beceriksizim


ne bileyim işte
babamın karşına çıkıp
dememişim
diyememişim hiç
vurma anama baba
vurma anama


ya da adam gibi bir aşık olamamışım
aşka aşkın hakkını verememişm adam akıllı hiç


beceremiyorum yani
aşk meşk
evlatlık mevlatlık
şiir
şair işlerini


doksan dokuz adından biri hak olanın
kuluna hak gördüğü bu mudur zaar



(Gerçi aç değil, açıkta değiliz... Elimiz ayağımız da tutuyor şükür... {En azından şimdilik...} Daha ne isteyebilir ki bir kul? Hem senaryolarımıza renk katan gizli casusun şeytanın yaveri, entrikacı palyaçolar ile onların her daim ve bilumum dalkavuğu olanların hep öğrettikleri gibi; kaderimize razı gelerek, hem de sorgusuz sualsiz biat edip: "Buna da şükür." Demek lazım belki yoksunluklarımız için... Amma... Amma olmuyor efendim... Ol mu yor işte... Hınca hınç dolu bir fırtına vaziyet-i ahval var pörsümüş yüreğimde... Sana teessüf etsem yeridir hani... Hatta esefle kınayasım var seni bol bol... Ama bu da olmuyor işte olmuyor... Koskoca Allah var karşımda... Yemiyor yani... Aciz bir kulum neticede...)

...


kim demişti
sen mi demiştin bilemedim şimdi


aşıkların en tehlikelisi acemi olanıdır
hiç bir boku beceremez
mahveder
eline yüzüne bulaştırır her şeyi diye
hele ki ölesiye sevdiyse
esas ondan kork özellikle



(Yok! Yok! Demezsin sen.. Böyle kaba sözler yoktur senin lügatinde... Bilirim. Hem de anlamadan dinlemeden... Tövbe haşa... Yüksek ihtimal acemiliğimden nasibini alan kişidir O... İhtimal değil kesin O'dur O...)



{oysa bilmez ki O:


o'nun gözleri kanaviçedir sinemde
saçları ellerimin mihenk taşı
sesi anne ninnisi
gülüşü çello tınısı
teni okyanus dinginliği
varlığı kıblegah
bedeni ebedi istirahatgah



adına kırlangıçlar saldığım
yönüne çöller aşmayı göze aldığım
boynuna şiirler düzdüğüm
gülüşüne şarkılar döktüğüm
uğruna yılları fedaya razı olduğumdur O



O


korkmadan uğrunda kavgaya atlayacağım yoldaşım
kimsesizliğime çöken kara bulut
kurak mevsimlerime düşen cemredir O}


kaba saba
ve oldukça da sapa bir insan olmanın götürüsü bu olsa gerek Allah'ım
sanırım galiba muhtemelen bundan ötürü merdümgirizim


...


sen yoktun yanımda da sevgili Allah'ım
sığınacak bir yer ararken
söğüt ağacına sığınmıştım
bir kaç önceki şiirimde
o fısıldamıştı kulağıma
salkım saçaklarıyla



küçülmektir aşk
biraz çocukça
biraz da aptalca



bu yüzdendir ki
çocuk ruhludur sevdaya kapılan kalp



haylaz
ısrarcı
biraz da yüzsüz


diye


sanırım bilmiyor haberi yok galiba
-üzülmesin diye söylemediydim tabi ona-

esas
çokça da kıskançtır aşık olan
esas püsküllü bela budur diye


diyemedim garibana
kıskanç aşık
fitili ateşli dinamit gibi gezer her zaman ortalıkta diye


şımartılmaya gelemeyen bir kedi gibi densiz
pençeleri her an derince
ve kapanmaz kan olukları açmaya amade
keskin pervasız dişleri olan
bir yeşilçam korku filmi dışkısı gibidir kıskançlık



sonra bu halet-i ruhiyeye
düşüncesizliği
ısrarcılığı
gevşekliği
münasebetsizliği
bolca da yüzsüzlüğü
bir de aşka gelen hadsizliği ekle
çarp şimdi kıskançlıkla
topla hepsini
bak sonuç ne çıkıyor Allah'ım
bak da gör
sapıtıp duran
kontrolsüz bir şarampol manyağı nasıl olunuyor
bak da gör


ama kaybedilene paha biçilemez oysa
külliyen zararda kalp
düpedüz aptallık yani


...


şu arş-ı âlâda
alamet-i farikadır acemiliğim Allah'ım
minnet etmem gereken nimete
kıskançlıkla densizlik etmişliğim doğrudur
dergahlara atılacası
ahmak olduğum tescil edilmiştir
ha keza

müstehaktır bu meczupa yalnızlık


....


böyleyken böyle işte Allah'ım
sen akıl fikir ihsan eyle
bu beonikisi eksik kuluna


...


şahsen seni bilmem ama
benim için faydalı bir seans oldu bu
çözüm olmasan da
dediklerimi dua kabul edip
onu bana vermesen de
içimi akıttım ya sana
bir ferahladım
bir rahatladım ki bilmezsin
cidden iyi geldin
(gerisini sen düşün gayrı)


koca bir kuş kavmi yol aldı omuzlarımdan
kanat çırpışları serinletti ruhumu
teşekkür ederim Allah'ım
minnettarım



(Veda ederken sana ne denir bilmiyorum Allah'ım... Affet... Kendine iyi bak da denilmez bence ya da hoşçakal... Neyse... Anla işte... En iyisi mi şişe de dibini boylamışken gidivereyim artık ben... Seansa ait faturayı adresime gönderiversin mali müşavirin olan Kirâmen Kâtibîn meleklerin... Ödemedeki gecikmeler faize tabi tutulmasın lütfen. Faiz haramdır keza... Demedin deme... Hayırlı işler...)