Kulpu Kırık Kahve Fincanı
pembe pancurlu evimin önünde elimde eski kulpu kırık bir kahve fincanı
gün batımı kızıllığında burnuma sızan toprak kokusu
hafif anason kokan nefesimde
geceden kalma hüzzam bir bakış gözlerimde
kalbim nihavent makamında atarken
bülbülün güle aşkının son notasını dinliyorum akşam üstü
yarım kalan şiirler eşliğinde
yarım kalmışlığım canlanıyor yüreğimin karanlığında
bir buruk yaşam kavgasında geçip giderken zaman
hep gözüm arkada
omuzum her an dokunulmaya
gözlerim ellerin tarafından kapatılmaya hazır
ben kimim sorusunu bekleyen kulaklarım
seni bekliyorum
meyhaneleri mazeret gösteriyorum
sohbetine özlem dolu zamanlarda
yağan yağmuru mazeret gösteriyorum
toprak kokan gözlerine hasretime
soğuk kış gecelerinde titremelerimi
sevişmelerimizin ardındaki o şevke mazeret sayıyorum
senin yokluğunda tükenmeye herşey mazeret oluyorda
senin gelmene gelebilme ihtimaline
seni beklediğimi bile bile gelmemene
bir tek buna mazeret sayamıyorum hiçbirşeyi
geçen her zaman senden ve benden gidiyor
ben bunu farkedeli günler geceler geçmiyor
acı bir kahvenin tadı kalmış damağımda
dudaklarımda dudaklarının ıslaklığı
tenimde parfümünün kokusu
kulaklarımda söylediğin şarkının nakaratı
ben seni bekliyorum gün batmı kızılığında
pembe pancurlu evimizin önünde
elimde son kavgamızdan kalma kulpu kırık kahve fincanı ile
pembe pancurlu evimizin önünde elimde son kavgamızdan kalma kulpu kırık kahve fincanı ile..öyku tadinda bir siirdi tbrkk👍👍👍👍