Kumdan Kale
rüyaları çalınmış şehirde
yalın ayak yürümek
sekip cam kırıklarından
can parçalarını toplar gibi
düşe kalka
ömrün kamburlarını yükleyip iskeletine
dişlerine sıkıştırdığın çığlığın
bıçak sırtı kaçacaksın
körleşen sokak aralıklarına
yorgunsun biliyorum
soluğunun son sıcaklığı dudakların
o ahşap tabureler yok artık kapı önlerinde
kızıl eşiklerde dinleneceksin
ağustos kadar sıcak temmuz gibi ter kokusu yılışacak ayaklarına
korkacaksın sokak kedilerinden
cehennem bekçisi gibi dikecek gözlerini
yanmak ile sönmek arası
yağmur birikintileri arayacaksın
bir gıdım su
çatlamış avuçlarını söndürmek için bir zerre çiy
çimenleri göçecek kıyıların
kuru bir efkar kalacak
bir de ölü istiridyeler
karanlığın düşecek
eski bir cumbaya inen örtü misali
ahşap mendirekler arayacaksın vapurların dümenini şaşırtan
o küçük kuleler
ışık çakmayacak artık pusulalara
taşlara vuracak yüzün
yüzümü eskiten yüzün
utancımı sokan taş mekanlara
ve saklayan beni köşe bucak
kaçıran
şehir gürültülerinden
alnımı ağırlaştıran
yüzün
eskiyecek o kayalıklarda
lodos her savurduğunda o kumsallara
kum tanelerine döneceksin
kumda kalelerde
her dalga sesi ürkekliğine kahkaha atacak
biraz daha
az daha yükselince medcezir
yıkılacaksın ayın on dördünde
boş bir çocuk kovası kalacak geriye
bir de plastik kürek ...
'' git çocuk
çakıllarımı al bıraktığım yerden
daha yolumuz var serpişttirecek ''
dişlerine sıkıştırdığın çığlığın bıçak sırtı kaçacaksın körleşen sokak aralıklarına
yorgunsun biliyorum soluğunun son sıcaklığı dudakların
o ahşap tabureler yok artık kapı önlerinde kızıl eşiklerde dinleneceksin ağustos kadar sıcak temmuz gibi ter kokusu yılışacak ayaklarına🤐😙😙
Şiir var dediler... misafir oldum.. okudum ...👍
Sus/tum..
kalemin daim olsun üstat..😙
Kumdan kaleler kolay yıkılsa da ruhumuz ayakta kalmalı dayanmalı hem de sonuna kadar...👍