Kürkçü Dükkanı Değilim
tebessüm süsü gözlerim tok artık
mutluluğa beş kala;
beni çoktan geçtiğin umutlarda...
hani dünyaları sığdırırdık bir çift yüreğe,
sen hayat saçan kırmızılarıda
bense umut gördüğün saf beyazlarımda...
anlamak meseleydi aslında;
ölümün;ölmeden bir nefes önce geldiğini
ve;öldüğün anda o keskin korkunun bittiğini
ben sana her nefesimde beni mi öldür dedim ki?
ölümünden önce hissettim
bedenimden ruhumun gittiğini...
ben topraktım;emek yangını
baharın yağmuru gibi damlasaydın,
buram buram sevda kokardım.
sen;kışın yağız karı gibi yağdın,
buza buz kesti yüreğim;
nefes alırken dağlara çarptı ciğerim;sevdim derdim;
yine de susardım..
hiçbir olasılığın olma olasılığını düşünmüyorum sabahlarda
bir büyük sıfır demektense
sıfır büyüktür bir diyorum iç hesaplaşmalarda
inadına dimdik duran bir olmaktansa
içinde yaşayan sıfır olmayı yeğliyorum
birkaç hayat kırıntısı bırakmak için artakalanlarda
bir kuş nasıl karnını doyuruyorsa
ekmekten kalan kırıntılarda
sende yüreğini doyur artık benden kalan
tebessüm süsü gözlerle;benden kalanlarda
ve;yitirilme vaktidir şehrişiirim
sessiz ve usulca bu karanlık şehirden gidelim,
ağırlıkyapmasın hiçbir yalancı bulut gölgeme
ben kürkçü dükkanı değilim
ne bir hayvan için kürkünü
ne de bir kürk için;
hayvanını severim...
👍👍git demenin şiircesi... şaire de bu yakışır.