Kuşkulu Sahra
(Türk Filmlerinde henüz obua çalınmıyordu)
Vergilius öldüğü gün gözkapakları yarıya inmişti evrenin
ve gözden düşmüş bir sorunun kancasında
Takılı kalmıştı inandırıcılık
Bütün şiirler ölecek İbrahim ve geriye sadece
Aşağıya hızla düşen
Detone olmuş o soru kalacak:
Son sus luk ne kadav süvev?
Elimde büyüyen bu sorunun çocukluğunu bilirim ben
Küçükken R'leri söyleyemiyordu
Bilerek yapılmış gramer hatası gibi
Hasarlı bir kentin üzerine yapıştırınca onu
Yüzümde birbirini yanıtlayan iki günahkâr çukur oluşurdu
Göğsüme gömülen o şeyin ne olduğunu
Sözcük hastanesine kapatıldığım gün anladım
Bir kadının karnını paylaşmaktan gelmeyi şiir sanıyordum
Dudaklarına gülme izni vermeyen dünya
Kocaman ağzıyla bağırırdı:
Muhafızlar!
Şu hayalleri alın götürün buradan
Bir melek daha çekilirdi düşten
Zindanlara bakan balkonlar alırdı yerini
Zindan dedim İbrahim
Bu şiir sırayı bozuyor
Şurayı görüyor musun İbrahim?
Şu tıkır tıkır işleyen kusursuz karmaşayı;
Denizi inkâr eden martıların
Toz bulutlarından geçerken
Ardında bıraktığı
Şu kuşkulu sahrayı
Ağzında unutmak varken konuşan insanların
Yıldızsız duvarına;
'Ödünsüz koşuların ödülü olmaz' yazdığım için
Tutuklanıp gençliğimi bir güvercine devretmiştim
ve uykusundan sıçramış sokaklarda
Ruhumu yerden toplamıştı Kant okuyan kadınlar
Şimdi eksik sevilmeyi düzeltmek için yazıyorum
Boğazımdan kan akıyor hissi geçmiyor bi türlü
Bize inandırıcılık lazım İbrahim





Siz kesinlikle çok iyi bir şairsiniz...
Her şiiriniz apayrı bir dünyaya götürüyor bizi, hepsinde farklı ve yaşanmış bir kurgu... Sanki bir romanın manzum özeti gibi...
Harikasınız.
🤐🤐🤐
her alanda devrim yapabilirsek eğer türk filmlerinde obua da çalınır unutulan diller de özgür kalır insanlıkta ve dahi ölmez ibrahim ve dahi şiirler de
var olunuz şair ne olduğumuzu değilde ne olmamız gerektiğini hatırlattığınız için
tebrik ve saygılarımla