Kuşlar da Üşümezdi
Gidiyorum
Karın boşluğuma saklayıp hayatı
Bildiğim tüm lehçeleri unutuyorum, susturup bana dair her ezgiyi
Bir bağ evine saklanırım belki, iki gözü iki çeşme
Kuru nehir yatağında yeşertirken kızıl çiçekleri
Ezilip ayaklarımda üzüm salkımları
Kendi sarhoşluğumu içerim
Avuçlarımda birikirdi o zaman anadilimde söylediğim tüm kasideler
Kurda kuşa yem olunca, cebimde kelimeler
Issız tümceler türetirdim
Yakardım tüm özneleri katil yüklemlerle
Ne ben kalırdım
Ne senden artan dudak kıvrımları
Islatamazdın öyle öpüşürken, kirpiklerimi
Ağlamazdım
Her vedaya, muhayyer zelzeleler ekleyip
Yıkılmazdı o zaman arşe
İhanet sesleriyle, kemanın ilk bemolüne
Kuşlarda üşümezdi gülüm
Bize dair şarkılar göklerle raks edince
Vakitsiz cemreler düşerdi belki de
Sıra dışı sevişirdi prematüre kelebekler, ergen begonyalar doğardı boğup Şubat ayazını
Her iklim cennet olurdu
Kevser'i salardım kuru dere yataklarına
Atlas urbalara soyunurdu tesettür
Nehir kıvrımlarını çalardı saçların
Yağmur içerdim
Omuzlarına dokununca dudaklarım
Maviyi çalardı her renk
Siyah beyaz perdeye vurunca çıplak aksın
Sevişirdim
Yüksek rakımlarda, gölgenin büyüdüğü gün batımında...
sabaha güzellikler yağdırmışsınız 👍
muhteşem bir şiirin içinde kısa süren bir yolculuktu
kış mevsimine inat 👧
tebriklerim dizelere
saygımla