Kutsal Kaseye Övgü / Cenaze Pilavcıları Dağıldığında
Babam, her sabah
yeni bir güne uyandığında
küserdi hayata.
Kısa bir intihar mektubu bırakır gibi
hızlıca ve sitem dolu bakışlarla çıkardı kapıdan
işe gitmez ölürdü aslında.
Akşam saati yaklaştığında
bir cenazeyi bekler gibi beklerdik babamı;
yine ayrılmak için,
cenaze pilavcıları dağıldığında...
Çocukça umutlar basardı kalbimizi:
O yılgın, yorgun ve donuk simanın
dirilip yeniden -olmaz ya-
tebessümle kalkarak tabutundan
öpeceğini umardık bizi.
Biliyor musun baba?
Çok sevilen bir cesedin veremediği o öpücük
eksik ve belki de yarım bıraktı bizi hayatta.
Ve baba?
Sen, günde bir kez ölüp dirilirken bu döngüde;
biz, o çocuk kalbimiz ve zayıf bünyemizle
ölüp ölüp diriliyorduk
sabi sübyan algımızın cehenneminde.
Ne biz şeytandık ne de sen tanrı,
baba, ne gerek vardı
en sevilenin erken ölümüyle
terbiye edilmiş evimizde
Yasak Elma'lar yaratmaya...
Kısa,öz ve etkileyici ...Naif bir fırtına esintisi,gözlere sağanak, kalpte infarkt Baba ki dayanaktır,öyle büyük bir sığınak...
Ne kadar çok ölürsek değil, ne kadar çok yaşarsak ,o kadar iyi diyor şiir..Şairine selam olsun..👏👏
Akıcı sentakslarla bezenmiş, güçlü bir şiir okudum. Tebriklerimle.
açısı farklı bir pencereden bakış ve rüzgarı olmayan perdeler
Vurucu cümleler ile ölümü dans ederek anlatmak... Kutlarım içtenlikle, etkilendim...
Saygımla...
İlk başlık çok daha iyiydi oysa güzel şiir