Leylak Rengi Bulutlar Eşliğinde
İnsanlık ırmağının ortasındayım
Altımda sözcüklerden sandal
Yanı başımda gözlerden kürek
Attığım cahillik ağının başında
Beklerim usul usul
Çekilir ki sular
Tabana yapışıp kalır donmuş zihinler
Tuttuğum her insanın
Yüzü bin bir parça
Dökülür birer birer
İpekten sayfalarıma
Şems ki doğacaktır kirpiklerimden
Leylak rengi bulutlar eşliğinde
Dudaklarımın sakladığı beyaz incilerime
Ne cehaletin kokusu bulaşır
Ne de kibirli bilmişlerin
Gereksiz kırıntıları...
Su altında unuttuğum çileleri
Sancısına bıraktım
Tükenmez keşkelerin
O vakit uyusun
Sin-Ammar'ın mimarisi altında
Tozlanmamış çocukluğum
Bu Yunus'un son sitaresidir
Geceyi sırtından bıçaklayan
Ve hırsına yenik düşmüş insanlığın
Yüreğinde solan çiçeklere
Yağsın artık
Gök Ananın yaşları
Belki mahremini işgal ettiğimiz toprağa
Girmeden dolmuştur zihinler
O eskimiş püskümüş kafeslere tıkılan keşkelerle
Belki merhametini bilmediğimiz toprak
Bir anne gibi sarar bizi
Ve güneş diye doğar
Pişmanlıklarımızın üstüne
Başlığından itibaren iyi bir şiir. Kurgusu ilk dizeden itibaren düşünülerek işlenmiş. Sadece duygusal bir anda zihin boşalması değil yazılan, anlaşılıyor. Kurgunun şiirin bütününde kopmaması ve vurucu( ya da vurgu'cu diyebilirim) bir kaç dizeyle kendini sağlamlaştırmış şiir. Kaleminize sağlık, sevgiyle..
En çok son satırlar hoşuma gitti. Güzel şiir tebrikler.