Mağara Adamı
Daha bilmiyordu aşk ve sevgiyi,
Nede olsa mağara adamıydı.
Olmadı hiçbir zaman seveni,
Yada o'nun sevebileceği birisi.
Yalnız yaşıyordu,
Çorak bir ıssız adada.
Belkide o öyle biliyordu kendisi.
Aylar yıllar geçti,
Sonunda mağara adamın canına tak etti.
Tek başına yaşanmıyorduki,
Fark etti içindeki eksikliği.
Karar verdi kendi kendine.
Dolaşacaktı tüm adayı yayı ile.
Aldı oklarını koydu lirine.
Başladı yavaş yavaş adayı gezmeye.
Az gitti uz gitti,
Dere tepe düz gitti.
Bazen yoruldu,
Bazen bu savaşından vazgeçmek istedi.
Şöyle döndü baktı geriye,
Dönmesi zor geliyordu evine.
Dedi kararım karar,
Bulacağım içimdeki boşluğun nedenini.
Unuturum belki geçmişte yaşadıklarımı.
Neyse bir tepe başına vardı,
Önü geniş düz ovaya şöyle bir baktı.
Akşamda yaklaşmıştı,
Çıkardı belinden kavlarını.
Başladı birbirine sürtmeye,
Sürtüp ateşini yakmaya.
Ha gerçi içindeki ateş yetiyordu o'na,
Farkında bile değildi bu daha.
Neyse ateş sonunda yandı,
Bu da biraz avlandı,
Ve orada bekledi sabahı.
Sonunda oldu sabah,
İnanmaya vebali boynuna günah,
Öyle içini kemiriyorduki tamah,
Aradığını buldu sonunda sabah sabah.
Mağara adamı erdi muradına,
Darısı o'nun aşkına inanmayana.
farklı bii konu seçilmiş.. güzel olmuş...tebriklerr
her yeni gün yeni bir umut demektir diye boşuna dememiş atalar.
güzel bir yalnızlık öyküsü
hoş bir finaldi tebrikler sayın yazarım👍
sayfamı güzel yorumlarıyla süsleyen herkese sonsuz saygı ve sevgiler..çk tşk..
ne güzel olurdu aslında :)
Öykü tadında ve çok güzel...🙂 Tebrik ederim Halil Bey...👍