Mağduriyetim Hükümsüzdür
Gecenin saçlarından sonbahar dökülüyor
Ellerinden günahlar...
Dudaklarından ahlar
Bir yetim ağlıyor şafak selinde
Hıçkırık seslerini bölüyor zaman
Kaç zemheri yutmuş kimbilir
Kaç hasret uyutmuş kimbilir
Dalgalanıyor deniz hırçın mı hırçın
Gecenin koridorları saymadım kaç arşın...
Uzaklarda bir yerde bir ışık yanıyor
Belki de can bedenden ayrılıyor
Dilleniyor sessizlik bir mayına basarcasına
Külleniyor acılar bir tarih yazarcasına
Islak bir türkünün nemli gözyaşları
Hazin bir hayatın içinde boy vermiş koy vermiş yalnızlığı İnleyen ezgilere
Kırılmış dar sokakların mozaik taşları
Tesadüf sayamam çekip gidişleri
Bu ne güneşin ne yağmurun
Olsa olsa bu ay' ın işleri...
Karlı bir tepede buza kesmiş hazan gülleri. Saklamış içinde kanlı dikenleri...
Çığlık, çığlığa çağlar boyunca
Mağduriyetim hükümsüzdür
Kalsın hasret denizinde arama yelkenlileri...