Mahkeme
Leyl yıldızları düşmüş zülfün teline
Süsünü kaybetmiş asuman senden davacı
Bak adın adımla yazılmış levh-i mahfuzda
Tecellisi gecikmiş, kader davacı, kaza davacı
Nicedir bahtiyarken İstanbul varlığınla
Yokluğunun hasretiyle, şark davacı, garb davacı
Bilmem bir eşin bulunur mu Acem diyarında?
Güzelliği dillere destan, Leyla davacı, Şirin davacı
Ne olur mahmur gözlerle bakma fecre
Doğuşu anlaşılmayan şems davacı
Hangi akşam bakışlarını düşürsen ummana
Yakamozu kaybolan kamer davacı
Bak pervane misal dolanıyorum etrafında
Çizdiğim dairenin mestliğiyle mevlevi davacı
Dökmediğim dil kalmadı senin uğrunda
Derdini güle anlatamayan andelip davacı
Bastığın her toprak vatanımdır dediğimde
Kudüste kan, Babilde ölüm, Beyrutta ihanet davacı
Cennetim gözlerindir diye bildiğimde
Ruhun kalıplaşığı bu Şehr-i Sitanbul davacı
Şimdi artık gidiyorsun meçhul bir muammaya
Dönüşü olmayan yollar davacı
Bilmem sensiz nasıl çıkarım yüce huzura
Sitre-i müntehada Cibril, Sûrda israfil,
Kapıda Azrail davacı