Masal Dinledik
çocuktuk
bakkal camekanından şeker yalayan
fukara öykülerimiz vardı
sakladık siyah örtülere sarılıp
ilk aşkı anne memesinde tattık bilmeden
bilmeden sömürdük kaburgalarını
iliğini içtik öyle emekledik
kestane tadındaydı ahşap odalar
ilk şiirleri kış camlarına yazdık
resimler çizdik parmak izlerimizi bırakınca buğulara
masal dinledik
hep masal
yalanla büyüdü hayallerimiz
telden arabalar yaptık
yedi cücelerle
öyle gezdirdik prensesi o derin uykudan uyanınca
çelik çomak kırığıydı aslında yüreğimiz
ortada sıçanken morardı lastik topla göbeğimiz
işte o çıkmaz sokakta alıştı acıya gözlerimiz
bağbozumu gibiydi
mahallenin tek dut ağacı
ipek böcekleri göçmüştü altına çarşaf gerilirken
salladıkça dalları
ağzımızı açardık
susuz balığın yağmura hasreti misali
ceviz çalardık sazlıklardan
bir de olmamış incirler
anne sütü gibi değildi salyası o mel'un meyvenin
nasılda kabartırdı kırk satır yemiş gibi dudakları
kırk katır mı istersin demişti masallar
katır mı acıydı
satır mı
satır aralıklarımıza gömdük
yarım kalmış her öyküyü
bitmedi asır geçti korkular
artık sadece masallarda vurulmuyor çocuklar ...
Dinlediğimiz masallar bir de sonrasında hayatın acı gerçekleri...👍
Güzeldi yine tebrikler içtenlikle...