Mazlumlar Serüveni..

Hırçın bakışlı gözleri denize koy
yüreğin masmavi olsun bir kızıl çam ardında..
Bak duygular nasıl boğacak seni
o haşyetli karanlığı savdığın
yemyeşil cumadan beri..

Biliyorum/? bir koca çınar dibinde vurdular beni
örtü iki yemyeşil yaprak gözlerimi
haberin olsun bir kızıl gül çıkacak
sana hasret toprağımda
oradan tanırsın beni..?
diyeceksin..!

Ey can sevgili
günleri erteleme !..
Seherde öten kuşlar nasıl öterler bilirsin
badı sabah nasıl eser sığınmak için serinliğin soğuk koynuna
gecelerin yalnızlığı ne hüzündür nemli deniz kenarında
dalgaların sesi ne çıplaktır ay ışığında
karanlık düşse bile çıplak dağlar arkasına
sana hep hasrettir mutluluk
bilirsin..!

Karda yürüyen çıplak ayaklı çocuklar gördüm dün bir belgeselde
belleğimde çocuklar vardı zaten bildiğim eski bir bidon dibinde
kurşun yalayarak geçmişti babanın parçalayarak mazlum sesini
boynu düşmüştü çocuğun, babanın dizleri üzerine..?!

işte bu yüzden karikatürler çağdaş filozoflardır kalemlerin beyninde
metafizik gerilimler yaşanır her dönüşte dünyanın berduş zihnine
kıskanç karabataklar nasıl dişinin dalmasını beklerse suyun enginine
öylesine yalnızlığa sükut eden mermiler taşır şiirler
asrın gittikçe köhneleşen garip kaderine..

Cesurca yaşa gündelik metafizik kaygılarını
bak zaman nasıl sevinecek dizlerinde
martılar gelecek kırlangıçlar/kumrular
sere serpe uzanacak yanıbaşına
kaygılarını gökyüzüne ısmarlamış ölüm..

Bahara çok az kaldı çok sevin
ağaçların neşesinden biliyorum
çocukların çılgın gülüşlerinden
mezarlarda can bulan boynu bükük sümbüllerden
adalara ;
çam dalları arasından sabahın erken gelişinden
doğrusu güneşin nazlı nazlı gülüşünden..

burada kırılır feryatların imgeleri
burada can bulur dizelerin akrebi
burada bir pembe berduştur yakamoz
burada elemdir mazlumlar serüveni..



02/03/09/İstanbul