Meçhule Giden Çocuk

Bir çocuk yürüyordu,
zemheri akşamında.
Lapa lapa yağan kar
ve küçücük yüreğinde dinmeyen efkar.......
Bir çocuk yürüyordu
ve kar, önce onun kirpiklerini yokluyordu,
yüreğine yağıyordu sanki.....
Bir çocuk yürüyordu gözleri yaşlı,
bir çocuk ki; yüreği hüzünlerle nakışlı......


Beyaz bir örtüye bürünmüştü sanki her yer;
ağaçlar, damlar
ve sokakta lambalar......
Buzlanmıştı amansız yollar ile asık suratlı kaldırımlar...
O kaldırımlar ki;
Nice Aşkların, dertlerin ve çilelerin izlerini taşırlar,
kimbilir konuşabilseler neler... neler... anlatırlar....
Civardaki camiler ellerini yaradana açmışlar,
suları adeta havada donmuş
çağlamaz olmuştu şadırvanlar.........


Elinde okul çantası
bir çocuk öylesine yürüyordu,
gayesiz ,
bakışları boş, gözleri dolu dolu...
Soğuk değildi onu üşüten,
sevgisizlikti -kimsesizlikti,
nasipleniyordu sanki soğuktan-üşümekten,
ürküyordu bir başına yalnızlığa yürümekten.....
Henüz küçücüktü,
yaralıydı yürekten.....


Gözleri yaşarıyordu,
kirpiklerinden yaşlar damlıyordu inci tanesini andırırcasına,
yere değil içine akıtıyordu gözyaşlarını
ve bir çocuk yürüyordu kaderine isyancasına.......


Paltosu bedenini iyice sarmış,
düğmeleri ilikli.
Bir çocuk yürüyordu yılgın-yıkık,
yüreği yangın yeri....
Evsiz ve kimsesiz olmanın anlamı işte buydu,
bir çocuk yürüyordu
ve gözleri buğuluydu......


Aydınlatsa da sokak lambaları yollarını,
bahtı karanlıktı onun,
yüreği yaralıydı......
Nereye-kime gidecekti şimdi, ne yapacaktı?
Kaderine isyan eder gibiydi,
benzi sararmış ve bakışları solgun.....


Yeni bir gelecek bekliyordu artık onu,
nereye götüreceği meçhul olan.....
Bir çocuk yürüyordu bilinmeyen kaderine doğru,
hiç yaşanmamış,
amma yaşanılması kaçınılmaz olan!.....

30 Temmuz 2009 20 şiiri var.
Yorumlar