Melâl

Güller vardı kirve sinede açan güller
Gül'de batmayan dikenler
Gülenler vardı
Pazarlıksız gülmeler..

Mütevekkil adamlar vardı kadınlar
Sabırları yüzlerinden okunan...
Acıtmayan yoksulluklar vardı
Yoksul gündüzlerden sonra bereketli akşamlar
Suyun zehrini tatmamıştık hiç
Kursaklarımızda çelikten duvarlar vardı...

Şimdi nereye bassan toprak kirli kirve
Irmaklar söğüt gölgelerine yaslanıyor
Hiç batmasa ne olur güneş?
Ruhumuz karanlıklarla besleniyor
Ne kuş gülücükleri ne ötüşen böcekler
İçimizden yangınlar sesleniyor...

Sabırlı bir infiali yaşatan kader
Şimdi yıkımın saatini kuruyor
Zihinlere yeni kederler ekleyerek...
Herkes kendi düşlerine yenildi
Yanılgı kendini yok etmez bekleyerek...

Siperlerde vuruşuyor duygularımız
Mezarlar kazılıyor kalbin tarlalarına
Işıkları söndüren de kendi algılarımız
Göz karanlık alabildiğine
Kulak inanmıyor duyduklarına...

Artık tekin değil hiç bir sabah
Akşamlar artık sevecen değil
Ani ölümler döşenmiş bütün yollara
Aceleci büyümelerle oyalanıp insanlar
Tedirgin gözler bırakıyorlar toprağa...

Oysa kirve
Göğsümüz açıktı bütün rüzgarlara
Barikatlar biriktirmiştik zamanın fırtınasına
Saçlarımızda güvercinler uçuşurdu
Baktıkça şahlanırdı bedenlerimiz
Onurlu yaşamların haritasına..

Hangi tufan Nuh'a götürür şimdi bizi kirve
Acep nerededir Musa'nın asası
Sülayman'ın Hüthüt'ü ne vakit yola koyulur
Hangi ateş yakar ki İbrahim'i
Hangi kuyudan Yusuf'un sesi duyulur? ..

12 Ağustos 2011 160 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar