Mezarlık
Kare kare havlıyor köpekler
Kesilen bileklerden çağlıyor karanlık
Damla damla oluyor hayat, toprak gözlülerde
Dalga dalga çekiliyor aydınlık yeryüzünden yerin dibine
Yaprak yaprak dökülüyor ağaçlar
Talaş doluyor içim kıpırdayamıyorum
Üzerime dökülüyor pul pul olmuş dağlar
Ölmeden daha, gömülüyorum
Coşkun bir rüzgar dağıtıyor çığlıklarımı
Kimsesiz kalıyorum
Tütsüler yakılıyor şehrin ucuz sokaklarında
Ruhum bembeyaz oraya doğru, uçamıyorum
Çekiliyor tanrılar günahlarım da
Meleklerin terk edişlerine maruz kalıyorum
Şeytan bile tanımamazlıktan geliyor beni
Pişmanlık türküsü söylerken baykuş, ölemiyorum
Gecenin aç kaldığını guruldayan karnından, hissediyorum
Vahşi yamyamların ayak izleri tenimde
Ne ay var ne bir tek yıldız gökte
Doymaksa arzunuz buyurun bedenim emrinizde
Her sahiplenilmiş bir avuç toprağa misafirim bugün
Her taşta ismim yazıyor
Hepsinde başka bir tarih/sizlik
Her davete geç kalmışım
Ve her masada kendi cesedimi yiyorum
Bitmiyor çağrılar kulaklarımda, dindiremiyorum
Kül yağıyor üstüme yapış yapış
Hiç birini görmedim ne kadar davet varmış
Mezarımın içindeyim, ölemiyorum